4
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
980
Okunma

Seni düşündüm yine
Ve ben seni düşünerek sustum
Kendi yangınlarımdaydım
Hiç mi fark etmedin?
Bitmedi papatya falların, tekerlemelerin
Seviyor, sevmiyor demelerin
Ben ki; papatya yapraklarıyla birlikte soldum
Yendi beni suskunluğum
Suskunluğuma bir şey demedim
Bir şey deyip kendimi mahkûm etmedim
Görmedin beni
Oysa ben ten kabımdaydım
Can, ateş ve kül
Birlikte savaştaydık
Kendi ateşle yandım
Kendi külümle yoğruldum
Senin için içime
Ateşin yakmadığı güller sakladım
Sen ki çocukça bir oyundaydın
Biliyordum
Gönlünde yerim olmadığını
Olmayan yangını
İçimde yakmayı ben icat ettim
Kendimi yaktım
Sevdamı yaktım
Hatta Kerem’i ben yaktım
Kül oldum yangınımda
Mutluluk şarkılarını külüme gömdüm
Kendi küllerimi taşıdılar
Masmavi bir gölün girdabına döktüler
Oysa ben kendi girdabımda kayboldum
Yerimde bir KÜL ADASI [1] kaldı sadece
Sen beni yandı sanma
Ben kendi külümde son buldum.
15.04.2022
Durmuş Ali ÖZBEK
[1] Kül Adası: Beyşehir Gölünün ortasında bulunan bir ada. Adını bir efsaneden alır.
KÜL ADASI EFSANESİ
Eşrefoğlu Beylerinin birinin oğlu bir gün sürek avına (topluca çıkılan av) çıkmış. O zamanlar göl bugün ki biçimine gelmemiş; göllenme yalnızca Anamas’ın eteklerineymiş. Beyşehir kıyıları Ovalıklıymış ve Kaşaklıboğazından gelen bir ırmak, yedi gözlü Beyşehir Köprüsü’nü geçerek Seydişehir Gölüne dökülürmüş.
Beyin oğlu yeni evlendiğinden, av damat onurunu düzenlenmiş. Delikanlı yaman bir atışla kanadı kırma bir Talgan Kuşu vurmuş. Şahini üstten çullanmış. Tazısı alttan koşturmuş kendisi de at salmış, kuşun üstüne. Fakat kuşun düştüğü gömük meğer bir düden imiş. Hepsi de dalmışlar dipsiz obruğa. Dalış o dalış boğulmuş gitmiş elleri kınalı toy damat.
Beylik halkı, damadın arkasından günlerce yaş dökmüş, yas tutmuş. Günler sonra Bey’e oğlunun parmağı taşlı yüzüklü ve elleri kınalı cesedinin Manavgat Çağlayandan ortaya çıktığı bildirilmiş. Meğer Göl Düdeninin suyu, yer altından Manavgat Çağlayanına dökülürmüş.
Bey yiğit oğluna mezar olan o kanlı düdeni kapattırmayı emretmiş. Beyliğin iki yüzü aşkın köyüne salmalar salınmış. Herkes, saman, kül, kıl, yapağı ve ardıç ağaçları taşımış kanlı düdene. Çürümesin diye ardıçlar en alta koyulmuş. Bunların üstü kül ve ötekilerle iyice doldurulmuş.
Öyle ki kocaman bir yığma tepe oluşmuş. Sonradan göl suları yükselince de bu koca tümsek ada olmuş. Adına da KÜL ADASI demişler.
Söylendiğine göre bu koca düdenin kapatılması ile gölün su kaçağı azalmış ve gölalanı giderek büyüyüp bu hale gelmiş.
5.0
100% (4)