YALNIZLIK
Arada bir
Gözlerim dalıyor uzaklara Honaz Dağı’nın Karlı zirvelerine Nasıl dayanır dağlar Bu yalnızlıklara Anam düşer aklıma Evin en küçüğü olarak Ben evlendikten sonra Kimse kalmadı yuvada. Ben yuvadan ayrıldıktan, Ve anam ölene dek, Geçen süre, On iki yıl… Nasıl uyudun geceleri? Duvarlara baka baka… Bir ses, bir gülüş, bir sözcük… Özlemlerin kat be kat artmadı mı? “Uyuyamadım” derdin. “Ana” derdim… “Ne var uyuyamayacak? Vur kafayı, yat!. O kara örtü , Üç odalı evin içinde, Yastık, yorgan bile Yalnızlık kokar. Ki sinmiştir yalnızlık, Ten kokuna… Penceresi, Kuru çaya bakan odada, Karşılıklı tahtadan çakılı, Divanlardan, Pencere kenarını isterdin. Perdeyi sıyırır sonuna kadar, Yıldızları, sokak lambalarını, Yoldaş edinirdin yalnızlığına… Her gece aynı izleneceğim, Karanlıklar içinde yıldızlar, Sessiz çığlıklarıyla boğulan, Yalnız sokakları izlerdin. Göz kapaklarına sinerdi, Sokağın yalnızlığı… Uykuyu bu yüzden terkedersin. Şimdi, Senin yaşlarında olmasam da, Bir odada, Duvarlara pencerelere Baka baka, Karanlıklara baka baka, Sabahı etmek zor imiş… Üstelik benim, Sokağa bakan, Yıldızlara bakan, Ne pencerem var, Ne bir şey… Yalnızlık, İnsanın kendisi ile Sohbeti imiş… Yalnızlık, İnsanın iç sesiyle, Yaşamını paylaşıp, İçindeki o özlemlere, Bir ses duyma Nefes olma Bir elin sıcaklığı Gülümsemenin verdiği iç huzuru, Askıya almakmış. Yastığa dökülen gözyaşlarının, Sana yoldaş olması , Seni saran yorganın, Yüzünü sürdüğün yastığın, Gözlerine Görünmez gülümsemeler gönderen Perdelerin, Pencere camlarının Sessiz arkadaşlığı imiş |
Kutlarım gönül sesinizi,emeğinizi.
Esenlik dilerim.