3
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
567
Okunma

Ipıssız dağlarda gözlerden ırak
Beyazlar içinde bir gelin iner...
Bir içim su gibi; billur ve berrak
Zirveler şenlenir, karanlık diner
Şuâlar uzanır, öper aşk ile
İnciye dönüşen kuru kar ışır
Keşke zaman dursa; lakin nafile
Sürmez bu mutluluk bir sene bile
Bahar kıskanıp da basınca zile
Akıbet bellidir; yakar... kavurur
Bahtı kara gelin kendini vurur
Akar ak kanları, sele karışır...
O yüzden gamlıdır bütün bülbüller
En yaslı, dumanlı dağ başlarıdır...
Açan gelincikler, kırmızı güller
Toprağın dinmeyen gözyaşlarıdır
Her bahar geldikçe hüzün öyle ki
Kıraç tepelere karanlık yağar
Birkaç gün... birkaç ay... yıl olsa ne ki
Güneşe sorarsan kar anlık yağar
Sarınca her yanı tarifsiz hüzün
Tabiat edeple söze karışır...
Der ki; şayet gönlü olursa yazın
Tutmayız matemin ömrünü uzun
Âlemi yaratan verirse izin
Hazan yaprakları yere savurur
Bulutlar yeniden kıyama durur...
Ve yer gök yeni bir aşkla tanışır
Bilmez ki her vuslat hicrana gebe
Ne baharlar sonsuz ne yaz ne kışlar
Zoraki bir oyun; bitmez körebe
Hasret bittiği an, ayrılık başlar...
Destanlar yazsa da Kerem’le Aslı
Dillere düşse de karasevda’sı
Aşkın tarihinin gerçekte aslı
Güneşin -ölümsüz- kar’a sevdası
Mecit AKTÜRK
ŞİİRLERİME -MÜMKÜNSE- ELEŞTİRİ HARİCİNDE YORUM YAPILMAMASINI RİCA EDİYORUM...