2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
509
Okunma
Kar kefen rengiyle yağdı geldi kapıya
Dayandı acı bir dost gibi pencereye
Komşu vefat etmiş kulağın selada
Son toplantı eş dost katılmışlar cenazeye
Akşamı eyleyip pişirdin tadında
Dumanla bitmiş hayatlar vah ömrüne
İnat bahçelerini tarumar eden ayna
Şarkılar geçer durgun nehirlerde
Saklaki bedeninde erisin gitsin
Cemreler düşer peşpeşe suya havaya
Kör olur kendine göz erirsin
Herşeyiyle sever dal budağını baharda
Şimdi çayırlar sallanıyor rüzgarla
Bu kaçıncı bahar ümit başladığımız
İçinde öldürdüğün kaç kişi ağla
Aşk vehmine düştüğünü sandığımız
Varlık haykırıyor eğil öp ellerini
Cahiller bilmez kapı nereye açılır
Çürütüyor kalbini insan yıkar geleceğini
Uyandırmak ne mümkün evler dolar boşalır
Ey kutsal gece dua naraları
Miraçta sunulan süt sonsuzluk var
Sabır çiçekleri açar en ölü goncalar
Kanatların düştüğünde anlayacaksın o var
Aradığın liman işte görmüyor musun
Vurdumduymaz halin yol çağırıyor seni
Vakit girmiş birbirine zaman öldürüyorsun
Bir lokma helal ekmek gibisin erir eti kemiği
Anlamaz nadan çiçeklerin bahar yürüyüşünü
Geride kalan bir şiir bir kitaplar
Değişir insan bilmez ne hale büründüğünü
Bu seyahatin sırrını eşikler anlar
Açalım kitap gibi zamanı ömrü
Geçmiş serilmiş önümüze hatıralarla
Şimdi anlamak vakti katettiğimiz çölü
Sır küpüydü yaşam anlayabilirsin rüyalarla
5.0
100% (8)