16
Yorum
48
Beğeni
4,9
Puan
1320
Okunma

Hikâyem şiir serisinin sonuncusudur.
Hikâyemi sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim. Sağlıcakla kalınız.
Bir hikâyenin daha sonuna geliyoruz.
Yağan o yağmurları küçülterek başladım.
Size dilediğiniz kimliğimle diyoruz.
Şu düzeni, gülleri büyüterek taşladım.
Bu son bir başlangıcın müjdesidir; darlık yok.
Ne mutludur ki bundan sonra hiç ayrılık yok.
Bu yollarda cismimi itinayla da kurdum.
Zembereğim son radde, bir dayanakta durdum.
Dön yelkovan, akrebin kıskacında mahsurdum.
Sonsuzluk, ah sonsuzluk...düşleyip yavaşladım.
Bu saat, bekleyenin müjdesidir; zorluk yok.
Ne mutludur ki bundan sonra hiç ayrılık yok.
Ve yine bu yollarda Kaf Dağı’na ulaştım.
Siz için hikâyemde şu dört mevsim yaş aştım.
Aştığım her bir yaşta abı hayatla şaştım.
Gördüğüm pusuları; atlayarak başladım.
Bu yaş, ölümsüzlüğün müjdesidir; varlık yok.
Ne mutludur ki bundan sonra hiç ayrılık yok.
Yedi gök, rengarenktim; çık, çık belki de bitti.
Yolun sonunu değdim akılla; o da gitti.
Bu akıl oyununu gençlik kim beni itti.
Ah, onca ülfetlerden sıyrılıp giz işledim.
Bu, tüm kesişmelerin müjdesidir; zârlık yok.
Ne mutludur ki bundan sonra hiç ayrılık yok.
Söylenmeyin, bu defa hikâyem sona erdi.
"Yağmur"lu "gün"de "gençliğe" "vuslat"ı "kim" verdi.
Bir damla ve bir daha...veren ömrümü serdi.
İşlediğim o gizi sergileyip niş(ey)ledim.
Bu, mesutça gelişin müjdesidir; harlık yok.
Ne mutludur ki bundan sonra hiç ayrılık yok.
Teşekkür ederim....
Har:Tartışıp çekişme
Niş: Duvar içinde bırakılan oyuk
Zar: Zayıf durumda olan, inleyen...
Ülfet : alışma, kaynaşma
5.0
97% (32)
3.0
3% (1)