0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
857
Okunma
Soğuk bir şehrin hiçliğinde,
Nahif bir yürek yaşarmış...
Her gece bölük pörçük rüyalardan uyanıp
Eski bir hayale ağlarmış...
Dualarına emanet edermiş yorgunluğunu
Sabahın ışıkları gizlermiş gecenin izlerini
Bir ses duyarmış derinden...
Gördüğün düşü unut!
Sen artık acıyla hem halsin.
Uyan ve masum ebrarı avut...
Şehrin öteki ucunda ise mağlup bir nefer,
Asude bir bahara aşık,
İçinde kopan fırtınalardan
Ve dağılan hayatlardan bitap
Kaybolan bu sırrı ararmış...
-Yoksa sen, sırrın bekçisi misin?
Seni yıllardır tanıyor gibiyim.
Omuzlarında ki izlerden,
Ve gözünde hapsolan ferden
Anladım, tanıdım seni...
Üzülme artık!
Belki de onca çekilen acı,
Ve geçip giden yıllar
Bu sırra ermek içindir.
Hem bilmez misin ki
Tutsak bir nefer
Ve karışık bir gönül
Bir sırra eremezler!
Sırra ermeler ancak
Kadere rıza iledir.
Gecenin siyahıyla gizlenen sır
Yahut sırra vakıf bir hayal
Belki bir ömür beklemek gerek
Kim bilir, belki de bir asır...
5.0
100% (2)