14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
968
Okunma
Akıp giden bir şeyler vardı
Saçlarını gözümde yâr gibi yıkardı.
Uzanıp tutmak istesen
Yanağı kızarır, içinde âr vardı.
Bir tutam topraktı cebimdeki
Yârin mendili gibi saklı
Ana gibi, evlat gibi Anadolu’m gibi bakışı
Eğmezdi başını, aktı alnı
Bolu’da meydan okuyan Köroğlu’ydu saz çalışı.
Dinlesen nağmelerini güvercinler kalkardı
Göğsünde nefes gibi bir sızısı vardı.
Hadi ses ver, yüce dağ başlarından
Yakınma, ayağına takılan taşlardan
Nam salan taşlanır, kem bakışlardan
Ana gibi, evlat gibi, Anadolu’m gibi bakışı
Eğmezdi başını, aktı alnı
Dağlara ses veren Dadaloğlu’ydu yankısı.
Dinlesen nağmelerini güvercinler kalkardı
Göğsünde nefes gibi bir sızısı vardı.
İklimleri dolaşırdı akşamüstleri yanında bir atı
Söylense de, aramaktı kaybettiği tayı
Gün batımı kurardı çadırını
Ana gibi, evlat gibi, Anadolu’m gibi bakışı
Eğmezdi başını, aşktan yana aktı alnı.
Maraş’tan geçen Karacaoğlan’dı, şiir yakışı.
Dinlesen nağmelerini güvercinler kalkardı
Göğsünde nefes gibi bir sızısı vardı.
Akıp giden bir şeyler vardı
Saçlarını gözümde yâr gibi yıkardı.
Öksüz sevdasının içinde yangın taşırdı.
Ana gibi, evlat gibi Anadolu’m gibi bakışı
Eğmezdi başını, aktı alnı
Bilirdi, Mecnun gibi taşıdı içindeki aşkı.
Dinlesen nağmelerini güvercinler kalkardı
Göğsünde nefes gibi bir sızısı vardı.
M.S./2008
kahramanmaraş