2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
503
Okunma
Bir bayram sabahı namazdan eve geldim. Bayram namazına gelen insanların birbirleriyle bayramlaşmadan camiden ayrılıp gittiklerini görünce eski bayramları düşündüm. Sonra hastalık, cenaze, düğün, bayram gibi her türlü işlerinde yanında olduğum komşularımın, başıma gelen onca işten sonra en az on bayram beni arayıp sormamalarına içerledim. İçim öyle bir doldu ki gözlerimden ve dilimden taştı ve bu dizeler vasıtasıyla bayramla konuştum.
Yine buruk karşıladım bak seni.
Takvime ne diye düştün be bayram.
Nasip olmayacak kutlamak seni.
Yine dertlerimi deştin be bayram.
Bir bilsen ey bayram bu ara içim
Sızım sızım sızlar, hep yara içim
Anlatamam sana kapkara içim
Bahtına düştüm bir puştun be bayram
Yaslandım duvara yine bu sabah
Katlandı dertlerim bine bu sabah
Yangın yeri sanki sine bu sabah
Yine gözlerimden taştın be bayram
Çile dolu üç yüz altmış beş günüm
Yok çilesiz ve kedersiz boş günüm
Neşe ile kesişmez bir iş günüm
Eskiden ne kadar hoştun be bayram
Feleğe dert yansam, azarlar beni,
Hayat Azrail’e pazarlar beni
Ben onu özlerim, mezarlar beni,
Azrail’den önce koştun be bayram
Kantarlar tartmıyor çektiğim cevri
Felek bana artık bir başka fevri
Her günüm sanki yüz istibdat devri
Feleğe yan çıktın, şaştın be bayram
Herkesin güldüğü bu günde bile
Attım köprüleri tebessüm ile
Oysa sen eskiden hayra vesile
Müjdeler getiren kuştun be bayram
5.0
100% (4)