1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
819
Okunma
Gün batıyor
Güneş utancından kıpkırmızı
Küsüyor toprağa
Yalancı ışıkları
Paslı demirlerine uzanıyor
Gözlerimin önünde
Mezbele parkın.
Rüzgâr acı acı
Çalıyor ıslığını
İçimde de bir yüzsüz sıkıntı
Sağ gözüm seğiriyor sabahtan beri
Rahatsızım.
“İyi haber alacaksın” diyor anam
“Seğiriyorsa gözün…”
- Mahkum -
Seğiren gözüm
Tek gözüm
Hüzünle kayıyor
Mezbele parka
Hamurunda toz toprak
Her şey paslı, her şey silik
Alabildiğine çürük.
Bir kayık, en köşede,
Üzerinde belli mi değil mi bir bayrak,
Hani şu yaban özentilerinin
Gondol dediği
Bildiğimiz kayık.
İnliyor kayık
İnliyor uzun uzun,
İnliyor acı acı.
Üzerine binen çocukların kahkahaları
Onun bıçağı,
Deşiyor bir ileri bir geri
Kanatıyor bir ileri bir geri.
“Aldandım,” diyor,
“Tekneme, tahtama
Sağlamsın derdi rüzgâr,
Dinle türküsünü martıların
Yararsın bre suları yakamoz gibi derdi,
Şımardım...”
İnliyor kayık,
İnliyor da iniliyor
Kıskanç tozları kalkıyor yerden
Mezbele parkın.
“Çıktım yola, lodos haşin,
Dalgaları öptüm,
Seviştim fırtınayla,
Kapıldım fettan martılarına
Kahpe enginin.”
Kahkahayı patlatıyor kumral saçlı çocuk
El sallıyor anasına
Bir ileri bir geri.
Teknesinde keder, küreklerinde esaret,
Oluk oluk akıyor,
Kanıyor da kayığın yüreği.
“Kandım martıların türküsüne,
Havası dingin,
Suyu sığ bir limanda
Bile bile batırdım kendimi
Paslı bir akşamüstü...”
İniliyor kayık,
Ölesiye haykırıyor,
Ölesiye gıcırdıyor.
Kalkıyor tozları kıskanç
Mezbele parkın
Bir ileri bir geri…
Gün batıyor
Gecenin serkeş tellalları
Kahpe yıldızlar, göz kırpıyor.
Satıp gitmişler Ay’ı üç beş kadeh uğruna,
Kimse inanmıyor
Kimse muhatap olmuyor
Günahsız sabahla.