4
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
580
Okunma

hani kader mahkumu denen bir kavram vardır bu öyle bir hikaye...6-7 yaşalarında bir çocuğun kaza ile abisini vurmasıyla sonuçlanan bir olay sonucu toplumun ona kestiği ceza ve çocuğun yaşadığı travmayı anlatmaya çalıştım...henüz okumayı sökmemiş bir çocuk ne kadar suçlu olabilirdi...
Anafor
ahh…elim, kahrolası sağ elim
öyle canımı yaktın ki
çocuktum,
her çocuk gibi çocuktum
benimde toplarım vardı; uçurtmam, misketlerim
oyuncaklarım vardı, bisikletim, kovam, küreğim,
sapanım vardı,
oyun arkadaşım
abim...
çocuktum,
her çocuk gibi çocuktum;
sere serpe düşler peşinde koşardık bütün gün,
ölümsüz masal kahramanları gibiydik,
ulaşılmaz kalelerimiz vardı;
KAF Dağ’ında…
ve ne zaman korksam,
kırılsam, ağlasam
bilirdim,
abim hep yanı başımda…
her şey bir oyunla başlamıştı
çocuktum,
çocukluğuma hükmedemedim,
edemezdimde;
ruhumdaki bütün camların kırıldığı,
derin bir anaforun içine çekildiğim;
o gün…
ah hala canım yanıyor…
kahrolası sağ elim!
imkansız olan şeyler vardır yaşamda;
nehirleri, tersine akıtamazsın mesela
yada güneşi batıdan doğduramazsın!
ölümün soğuk nefesi, titretir bedenini
en sevdiğinin yerine; ölemezsin mesela!
anlatılır gibi değildir yürek acısı; sanki zehir
ruhuna siner sancısı dindiremezsin!
yada bir gülen yüze hasret hayat yolcusu;
kovulsun istersin,
kovmaz yaşamın hancısı;
sanki yasak!
gülmek istersin gülemezsin
hiç yokken nefret tohumları ekilir burnunuzun dibine
uç vermeye başlar içlerindeki kini kusarak
her gün yüzlerce cinayet işler
üzerinize dikilmiş sinsi gözler
ve söylenen her söz
gümüş bir bıçak gibi saplanır yüreğinize
kaybolup gidersiniz zamanın kara deliklerinde
güçlü bir anaforla çekilip
taaa… cehennemin dibine!
bir döngü bu çaresizliğin hapishanesinde;
ayaklarımda prangalar,
omuzlarımda yaşamın angaryası…
gülen yüzün, başını uzattıkça beyaz badanalardan;
geçip gidiyor üzerimden
öfkeyle homurdayan kamyonlar
nerden baksan tutarsızlık,
nerden baksan intihar!
nerden baksan intihar,
nerden baksan,
intihar!
bu bir yazgıdır deyip
durumu kabullenmek mi gerek
cesaretim yok çıkmaya
düştüğüm anafordan
can borcum var yaşama,
diyeti ölmem gerek!
değilse;
bunun bedelini kim nasıl ödeyecek.
çocuktuk,
her çocuk gibi çocuktuk
bir varmış bir yokmuş diye başlardı bütün masallar
ve biz hayatı masal bilirdik
çocuksu masumiyetin hayal bahçelerinde
neşeyle kirlenirdik,
bir delikten boşalan su gibi
akıp giderdi zaman
bilmezdik…
oysa şimdi
sanki zaman durdu,
çocukluk bitti,
en sevdiğimi kaybettim,
oyun bitti,
evimizin bahçesindeki neşeli gülüşler gitti
abim! …
ben sensiz hiç yürekli olmadımki!
sen gittin gölgendeki sığınağım da gitti,
öyle bir kirlendimki
anlatılır gibi değil
ama neden?
bu oyunu biz icat etmedik ki…
05.Kasım.2008
Abdurrahman Güleç