3
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
1177
Okunma

Saat yirmi dörtte,
Gökyüzüne bıraktığım bütün kuşlar kanatsızdı
Sana yazdığım bütün mektuplar pulsuz
Kirli sakallarımdan korktum
Ve gözlerini sarhoşken düşürdüm kayıtlarımdan
Oysa ne kadar çocuktum seni koklarken
Yine somurttum bak
Saat gecenin ikisinde,
Denizi olmayan bu şehirde
Gözlerine demirleyen her şilebi kurşunluyorken
Aniden düşüyorsun aklıma
Genzimi yakıyor bir duble martini gibi
Birden bire kayboluşun
Yorgun kar taneleri üstünde uyuklayıp,
Annemin tekrar beni sancılı doğurmasını bekliyorum
Ne bakışlarımın bakışlarına yakalanma telaşı var,
Ne yalpalayan düşüncelerimin kaldırımlara düşer gölgesi
Sen sevdiğini unutur,
Yağmurlar kirli saçlarını yıkarken gülümsersin
Saat dörtte,
Kundaksız bir çocuk gibiyim
Düşlerim oldukça az
Her uykuda senin yalancı sarışınlığını buluyorum
Gece küskün bir sevgili kadar ayaz
Ben kendi kimsesizliğime sokuluyorum
Üşütüyor gözlerinin gözlerimde buz tutuşu
Çocuklar gibi ağlıyorum,
Aklıma düştükçe annemin beni bu dünyada unutuşu
Saat sabahın altısında,
Perişan doğan güneşe yine bakamıyorum
Bir hüzzam şarkı gibi köpek havlamaları
Benim içimdeki serseri çocuk irkilerek uyanıyor
Sorgulamadan öpme dudaklarımı
Ya seni sevdiğimi itiraf ettir
Ya kurşuna diz ıslak martıları
uytun ....