Ne makamı ne rütbesi var aşkın
Kâh Mecnun’da gamdır kâh Leyla’da naz
Ket vurulmaz çoşkun sulardan taşkın
Açan gülde eda bülbülde niyaz
Divitsiz hokkasız aşkın imzası

Ne kâşâne ister ne köşk ne saray
Kerpiç kulubede bile konaklar
Ondan güçlü değil ne güneş ne ay
Kırktan sonrasında teneşir paklar
Kalemsiz kâğıtsız aşkın imzası

Katla yatla gerçeği hiç bulunmaz
Efendide de bir kölede de bir
Met’a değil marketlerden alınmaz
Aşk ile bir yerde barınmaz kibir
Afrasız tafrasız aşkın imzası

Çocuk gibi ne yok bilir ne de var
Ateş ondan talim eder yakmayı
Gözle görülmeyen şeffaf bir duvar
Gönül onda bulur gözsüz bakmayı
Gölgesiz boyasız aşkın imzası

Ne padişah dinler ne şah ne sultan
Zamanı mevsimi takvimde yazmaz
O kendi başına hem han hem handan
Hakkında divanlar yazılsa da az
İsrafsız riyasız aşkın imzası

Gönül ki ağına düşmeye görsün
Hesap kitap alt üst olur da hepten
Üstelik sağırsın ve bir de körsün
Mecnun’a benzemen sırf bu sebepten
Pulsuz ve yazısız aşkın imzası

Güzel güzel değil gönle sığan gül
Âşığın çilesi maşuğun nazı
İkliminde yâre nakıştır kâkül
Hani Karacoğlan nerede sazı
Yönsüz pusulasız aşkın imzası

Adem’i cennetten attıran belâ
Dünya denen yerin geçici süsü
Bazen yeşil gözdür bazense elâ
Yazmakla biter mi nazın öyküsü
Harfsiz kelimesiz aşkın imzası
Ankara,10 Haziran 2021 İbrahim Kilik