14
Yorum
41
Beğeni
0,0
Puan
804
Okunma

Pankart açtı çiçekler
acının yaşmağında.
Abaküsler saydırdı boncuk boncuk
doluya tutulan ekşi erik ağacına.
Vahşi kuşun pençesi ağırdı dallarında
Aynı ağacı paylaşanlar
süt dişi çıkarıyordu daha.
Biri vuruldu hepsi düştü
bakla ıslanmaz sözler çıktı gün ışığına.
Mermerin damarına astı
bohçacı kadın ne varsa.
Pıhtılaşmış anılar
kan tükürdü veremli ağızdan.
Gecelerin ters dönen kılında
seruma bağlandı can çekişen kirli aşklar.
Sevişlerin yolcusu şimdi acil koğuşta.
Kaç metre koşmayı düşünüyordun mübarek
kısır döngüler izin verir miydi
maratonu tamamlamana.
Etek altı kıyı arar iken
takıldın ekoseli taşlara.
Dam’dan dam’a
yüksek atlayan mart kedisine
aralığın kapısında ipi göğüslemek zordu tabii ki..
Kazma kürek sapı sözlerle
pencere altında
çok beklersin daha yeşil ışıklarda.
Bit pazarına nur yağdırmayacak
çavdar karası dudakta kalsın
saymasını unut dam’layan sözlerin.
Bırak köklerinde ağarsın
son yaprağı fesleğenin.
Tırmandığın izleri ısırganlar dalar sonra.
Mona Lisa bile
bir tek Leonardo’ya gülümser unutma...!
Ferdaca