6
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
835
Okunma

Önceden uyuyup uyandığım zaman tüm hüzünleri, kırgınlıkları unuturdum..
Şimdi astrolojiye sardım..
Yine de içimin içi buruluyor bu günlerde..
"Sevdiğim her şey er ya da geç gelip beni yaraladı.." demiş ya şair, sanırım kendime kalınca iç ses fena..:)
H/içsizliğin son deminde
Bıraktım dağa taşa yazı yazmayı
göğe kuyu kazmayı.
Azat ettim ışıkları.
Çoğalttım içimde toprak yolları.
Tayinimi çıkardım
Kollektif bir açılımın ortasına.
Değişimi başlattım
evrensel yasayla.
Düğüm düğümlenen
blokajları temizleyip.
Çakraları açtım Esma’larla
Kapatıp gözlerimi
meditasyonla yol aldım
ruhumun kıvrımlarına..
Erk-güç-totem derken
ormanı arşınladım.
Göçmen kuşların yorgunluğunla..
Karmik eş.
İkiz alev .
Ruh eşimle.
Tekliğin büyüsünü yaşadım.
Yıldız örtüsüyle.
Bileyledim sevgimi sevgisiyle
körelmesin yokluğu diye.
Eni sonu gecenin
En favori takıntısını
Bağladım kuantum tarot kartlarına.
Önümde koskoca bir ömür
yaşanacak birçok anı
geride bırakılacak birçok hüznü
serdim gözler önüne.
Kitapların arasında kurutulan ayrılıklar
çıktı su yüzüne.
Üstelik çok kullanılan uyaklarla.
sonsuzluğun geometrisinde.
Ve ;
Sevilebilme ihtimaline
sunni teneffüs yaptırdım.
Yaslanıp sol göğsün
altındaki mayına.
infilaklar yarattım.
O dağıldı parçalandı
Ben öldüm sandım.
Mecazlar sedyesinde
korkuyu nöbete sardım.
Kımıldadı ezeli fay kırığı
usulca ruhumda.
Bende tekrar edeni de
alarak yanıma.
Uyudum umutsuz bir selamın
yamacında.
Ağır ağır sonsuzluk akıttıkça gün.
zamanın oluklarına..!
Ferdaca
5.0
100% (14)