0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
496
Okunma
üç gün öncesi yazmaya çalıştım bu -128- suç atılı şiiri//
kadim bir methiyenin ahşap merdivenlerini pervasızca çıkıyordu tümceler
Sedef yüze duyduğum hayranlığı heba etti yılların suali- ’siz sabır taşımısınız ?’
diyordu ! sıvı yağ-nur birikintili sunumcu
ve gönlümün kırılan aynasında çoğaldı gözü bantlı suretler
kurguların ince ipliğine sarıyordum yaşanmışı
şaşmaz/
okur-yazar olgusunda filizlenir idealler yalınlığı
ki..1915 doğumludur..yalandan ölmüş babam
zorba bir serüvendir fırka-i iktidarla iltisak
belki 50 yaş üzeri anlardı ekmek karneli zamanları
vakitleri tarafsız g’özün empatisi haki renkli dehlizlerde saklanırdı
hazrol’süz kabulü imkansızdı
kırmızı kitap tanımlı dualiteye uyumsuz muktedir siyasası
jilet ağzı çarkları öğütürken insanlığı
göbels’in sızlayacak kemiği toz olup delmişti toprağını
irice olsun diyordu -tekrarla-söyleyeceğin yalanları
Türkiye idi burası
sürülmüştü zihinlerin tarlası
bir boğaziçi lgbte’-si bemolden-ödü kopmuş amiral bildirisi montrö bahanesi
bir de omzu kalabalık bulunmuş sarıklısı
korkmadan her yana as dedi ! dar’becili pankartları
kinle büyüt isyanını
ve
karşıtlığın inancıyla
kucakla !
militer umutları...
//
darbe kokan iklimlere nefretimle
sebil ve hibe köklerini bilmiyorum ancak
heba olan yıllara şerhim var
yazdığım şiir ; tüm duygusuyla maddi gerçekliğin ürünüydü
adı ise
-Kırmızı Tramvay-
yoksulluk;
ahşap kapı önünde
tebessümkâr zamanlara sarınıp
hınçsız bir kadercilik oynardı
çocukluğumla
üç kardeşlikti yer yatağı
her kuşluk vakti
baş ucumdan ağır ağır geçen tramvayı yakalayamazdım
akşam ezanı okunmadan çağırırdı babam
gün batımlı o kırmızı tramvay çiğnerdi müezzinin sesini
babam görmesin diye
baş önde
minik minik gülerdim içime
anlamazdı babam !
bende anlamazdım
’en masum ve sahici gülüşlerin sahibi çocuklardır’ sözüne
büyümüştüm kapımız kırılırcasına vurulduğunda,korkuyla
ağlamıştım,neden ağladığımı bilmeden babam götürülürken
fena fikirler bulunmuş ilçede derdest edilmiş delegeler
babam da devlet karşıtıymış öyle buyurmuş efendiler
depremi ilk hissedendi çocuk gülüşündeki melekler
bilinç altında doktorsuz uyudu pedagojik kederler
yarım asır uzun du
50 yılda kapandı ? defter
hayır hayır !
sayfalara zorla sığdırılmış zabıtlar
mapustaymış bir bir tutuklanmış sanıklar
cabasıymış işkencenin psikolojik olanı ve sürgünü
hatırlamıyormuş kimse ne dünü ne bu günü
tekerrüre isyanla uyandı çocukluğumun yanık gülüşü
çünkü;
babamı da 27 mayıs öldürmüştü
ağırlaştı adımlarım mazi düşüne dönerken
ahşap kapının önünde buldum çocukluğumu ağlarken
susturdum önce tuttum yüreğinden modern zamanın
kalabalık ve şehirliydi fikirler,lüks vapurlar hızlı trenler
ama..
kırmızı tramvayım yoktu aralarında...
istemeden ipek ipek işlediğim cürümlerin hesabı sorulsun !
yüzüme vurulsun nazlı kabahatim
tanrı kement yapsın yalanlarımı
yemin ile uzayacağım ilmeğine
boynumdan boncuk boncuk inen gerçekliğimle
sosyal bir mevzubahislik tiviti yakmıştı beynimi
yalnızlığın linçinde öğrendim sorunsalımı
meğer hayatın mutasyonuymuş kader
tedavi ihtiyaçlı tümcelere tüylerini serpiyormuş kem diller
inanmaya iman etmişti kimliksiz ruhları
ayaklandılar !
köşe bucak slogandı yazgılar
izinsiz 128 karaktere düştü benliğim
kayıptı kentin katran karası meydanı
t’uzak sokaklarda bir ’ben’ yürüyordu bana rağmen
iftira yükü bıraktığım pankartı açtılar beş parasız servetlerin nezdinde
uğruna bir kez daha öldüler yüceli yalanların
sonra ! linçlere meydan okudu bir türkü
ağır ağır değer’sizleşti sövgülerin sanatı
nakaratları saz çaldı istem’sizce ve bekçisiz mez’arlığın gönlünce//
ağlıyordu tizden notaları yüreğimin
lâkin
intihara faydası yoktu özeleştirimin...
5.0
100% (5)