15
Yorum
44
Beğeni
0,0
Puan
521
Okunma

gülüncüm, anladım kahkahalarından
yazdıkların öykü, masal dedi
şiir neresinde
kalakaldım
mavi perdede solgun sarı çiçek
nerede sulu gözlülüğüm
direnişli dilim
sus pus oturdum
avucumda sıkıp kimliğimi
şiiri aradım
kasabalı yüzlerde
gerçek, çizdiğim yüzlerde uydurmaca
nerede, bizim köylü Ümmügülsün’ün yüzü
Hatıp dayının acılı gülmesi
bir tepsi güneş ışıldar mı
gökyüzüsü ç’alınan evlerin hurda yüzünde
yağlı ellerin
eritildiğinde yağı
nasıl kalırlar
kupkuru, harman yeri
avundum, anladım
oturduğum düz tahta sandalye
ne sivri kalem
ne keskin kaya
yumuşacık güneşli toprak
yüzleri fırın kırmızısı, tarladan
sırt boyu yükle dönerdi ırgat kızlar
kimi gün ellerinde bir tutam fi olurdu
lastik ayakkabıları topraklı
sanırdık elleri topraktan örüldü
beyaz yüzlerimize yarsırlardı
(gâvurlar hiç yanmamışsınız) derlerdi
ellerimizden utanırdık
inceliğimizden
beyazlığımızdan
yerken bir avuç fiyi
otururdum gölgeli, çiçekli balkona
şiir arardım yüz boyu
dizime dayanırdı dirseğim
yüreğim bir yüreğin içinde
yumup açar gözlerimi
denerdim güneşi
bilincinde mi
her gün kime..
01. 05.1987 / Nazik Gülünay