8
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
910
Okunma
güneşin gözbebekleri
kısır şiirin yalnızlığında
büyük bir kente sustu
ışığı bıraktı yere kör gülüşleri
uykulardan uyandı
gri sessizlik...
o vakit
duvarlara yıkılan saadetlerin boynuna asıldı ölüm
sis alnını kızgınca dayadığında pencereye
acılar çırılçıplak bedenlere giydirildi
kaderin gölgesinde aşkın yüzüne
’ay’ doğdu
ve enkaza durdu aynada
tüm suçsuzlar
kirli su birikintisi gibi yürüyor içime vakit
azarlanmış yağmurlar
döktü yorgunluğunu düş dalgınlığıma
bedenimde sığınamıyorum serseri sancılara
mor hışırtıların yüreklerinde de demlenmiyor
şubat soğuğu susuş sevişmeler
kıvrandırıyor güçlü bir rüzgar
toprağımda biten
isteksiz yüzleri
_sizin kalplerinizi oraya anneniz mi dikti_
_nerde ayaza mı sürüklendi güneşin çocukları_
gün
seni nasırlaşmış hayatın kalbinden alıp
içimin yeşil uçurumlarına bırakacağım
sular ağlayacak
at koynundaki ihtimal çığlıkları
iri bulutlarından özlemleri gövdeme indirip
ve kamburlaşmadan hüznün dallarında sırtım
kaybolacağım ölümden
_dudağımda korkunun uçurum yaraları_
_veda edilmiş bir çiçek şimdi_
kısır şiirin yalnızlığına öldü güneş
çevirdim zorlukla umutları
öylesine karanlıktan
....
5.0
100% (12)