2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
532
Okunma

Kahrımız bedavaya hüzün var gişesinde;
Hayaller darmadağın düş yasak şişesinde;
Bu akşam unutsalar meyhane köşesinde;
Masadan kalkacaktım arayıp, sormasaydın;
Elveda kurşunuyla yürekten vurmasaydın…
Nerden geldi aklına gecenin bir yarısı;
Nasılsın diye sormak, zehir-zıkkım sarısı;
Lanet olsun geçmiyor hemen veda ağrısı;
Şarkılar ağır-aksak türküler salya-sümük;
Yanağımda bir damla denizler kadar büyük…
Bir hançer nasıl girer şu ciğer kalesine;
Sordun mu nasıl küser bahçıvan lalesine;
Nasıl tutulmaz nasıl dertlerim, çaresine;
Sana da bundan sonra düşte gör demem artık;
Gezdiğin sokakları tövbe çiğnemem artık…
İdamlık bir mahkûmun duydun mu sözlerini;
Vefasızlık narının tuttun mu közlerini;
Aynaya hiç baktın mı? Gördün mü yüzlerini;
Kızgınlığım kendime, sana hiç kızmıyorum;
Aramıyor, sormuyor, tek satır yazmıyorum…
Kıymetin birkaç kadeh, anladım, biliyorum;
Aklımdaki seni ben hüzzamla siliyorum;
Ne varsa yarım kalan, beklesin, geliyorum;
Bir belanın lafı ne? Bin belaya bulaştım;
Adamlık caddesinde tek tabanca dolaştım…
Getir be meyhaneci beterin beterinden;
Çıkarmaya hükmetsin aklımızı yerinden;
Dönmesin mutluluklar bu gece seferinden;
Kafamız beşyüz olsun bine güç yetmeyecek;
Böyle gelmiş diyorsun, bu böyle gitmeyecek…
Dermanını bulur mu dertlerim, ağlanmadan;
Kabuk tutan yaralar hicranla dağlanmadan;
Hangi kurşun gülümser, namlusu, yağlanmadan;
Sevdamız bir ömürlük, bir kere ölmüyoruz;
Eksilmişiz, nafile, gülmüyor, gülmüyoruz…
Ali ALTINLI – 30.01.2021
Saat: 01:13
5.0
100% (4)