2
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
522
Okunma
Nasıl oluyorsa her seferinde
havasız güneşin sarı peçesi yarısına gri utangaç buluyorum
yüzüm dönüp kırmızıya
gözlerim ince bir dalın üzerine çıkıp hayalini buduyor
gerçek/leş gibi
fukaralığın ayıp sayılmadığını inanmıştım o vakitler
toprakla samimiyettim dizlerimi yırtmıştı
annemin dışarı da "gel "sesi yankılanır
kulaktan kulağa gezinen iyi çocuk isimim de
dönemiyordum işte
gerçek/leş gibi
düğümlenmiş dilim konuşamıyorum yedi senenin suskunu ben
sonra devriliyor akıl bahçem dediğim hislerim
en çok suçu kabul edendi ve
gözlerim uçarken bakıyor kırmızı bir balonun arkasından
uğultular göğüs çeperime çarpar gibi
bedenim titrek toz kapıyor yere düşen şekerim
gerçek/leş gibi
bu günde yalnızlık en doğal bir başına kalma haklığını korudu
el eteklerinden söküp attı hırsını
gök yüzü yaşlı bir adam gibi homurdandı başımda
kuşların teklife gelecek bir kanat çırpması
öyle rahatlatamaz dı bu saatte beni
gerçek/leş gibi
iki birbirinden gerin kaş suçluluk masaları kurmuş
daha çok rüzgar alan balkonumda
hafif sararmaya durmuş saksıdaki çiçekleri görmek ruhumu acıtıyor
yaralıyor yazdan kalan izleri ile
gerçek/leş gibi
sana karşı suçluyum
öyle bir ayaz oturuyor ki yüreğime
ellerimin sarkıtlarından hissiz ışıltılar yayıyorum
birilerine ait anılarım kar adamlarına benzediğimden
bir an güneş gösterse yüzünü her şey başına buyruk algılansa herkesçe
ne değişir ki!
gerçek/leş gibi…
10-01-2021
ist
5.0
100% (9)