36
Yorum
71
Beğeni
5,0
Puan
2818
Okunma

Bin ah dolu acılar, dönüşürken irine,
Sızlayan yüreğim ki, kurumuş bir göldür yâr.
Ulaşır mı bilmem ki, kalbinin derinine?
İmbikten damıttığım, gül suyudur, güldür yâr.
Ah yâr ki görmez misin, bal-şikeste kuşları?
Nasıl bir uçuştur bu, âşkû deler başları.
Sen hangi âlemdesin, ben dökerken yaşları,
Şimdi boş muhabbetin, sırası değildir yâr.
Ah yâr ki bilmez misin yüreğim bir çağlayan
Acizliğime sebep; ’’sedd çekip de bağlayan’’.
Sen hangi maşuk’unu, rağbet ile eğleyen?
Gözlerindeki perde, geceye emsâldir yâr.
Ah yâr ki kudretinle, himmet eyle şeydaya,
Malik idrâkın ile, zikreyle sen Hüda’ya.
Bin yâreden bin beter, akıl yor şüheda’ya,
Kalbindeki ihtiras, vacibine züldür yâr.
Çektiğin onca çile, sendendir beheme’hâl,
Sensizlik makamında, ben yokluğunla hemhâl.
Aklıma düşmeye gör, gönül ki sana visâl,
Sen kanayan ülkeme! bir nebze eyle hazar.
Umuda giden yolda, kalbim sana yoldur yâr.
Kardelen / Tasavvuf
21.12.2020
Sözlük;
Âşkû;Gökyüzü, gök.
Hazar;Barış.
Sedd;Bend.
Beheme’hâl;kesin bir biçimde, kesinlikle
Vacip;yapılması, yerine getirilmesi gereken.
2.
Müslümanlıkta, yapılması, yerine getirilmesi zorunlu olan.
Yâre;Yara.
Bal-şikeste;Kanadı kırık
Eğlemek;eğlendirmek, vakit geçirmek.
Visâl; Sevgiliye kavuşma.
Rağbet;İstek, arzu, ilgi.
5.0
100% (51)