TAŞ OLUP UNUTMAK LAZIM
Bu nasıl karanlık
Bu nasıl gece Köpekler uluyor kuytularda Ucuz şarap ıslatıyor gırtlağımı Bir otomobil kayıyor yokuş aşağı Üzerime siniyor egzoz dumanı Sanatçının üretken olmadığı saatlerde Kargalar tünemiş dallarına Çığlık çığlığa yapraklarını dökmekte ağaç Panzer homurtuları arasında İleride topluluklar İleride kalabalık Baygın ışıkların altında Dertleri aşk ve romantizm olmayan İri yarı tıraşlı adamlar Önlük giyip-beyazdan Kompozit takıyorlar Bakışlarında foton kadar küçülmek Işık olup uzaya savrulmak var Nükleer bir aktivite Arşimet’in kaldıraçıdır istedikleri Mümkündür ceplerinde sadece Somun ve civata var Ellerindeki madeni kullanıyorlar Basamıyorum baba gibi güvendiğim toprağa Gidemiyorum atom çağında sergilere Gidemiyorum tiyatroya Sokak gümbürtülerine doymuş kulaklarım Bir müzik dinleyemiyorum Beethoven ya da Bach’dan Keman çalan kadınları özlüyorum Boyalı tırnaklarının arasında ince bir sigara Birde kadınımı seviyorum Buğdayın un olmadığı memlekette Dirgen tutar harman yerinde Kıt kanaat yerken ekmeğimizi Açlık zehirli bir yılandır Midemi kemiren faredir açlık Yinede bu durumdan ötürü Süt dolu bir memeyi emmek kana kana Ya da bir akşam yemeği İtalyada Değildir canımın istedikleri Taş olup unutmak lazım Hissetmemek her şeyi Yağmuru sevmediğini düşün Düşün toprağı sevmediğini Bir acayip oluyorum yine Sevişmek bile gelmiyor içimden |