4
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
602
Okunma
Süslü kelimeler bile şiir olmuyor artık bana
Süslü.... Ve zincir gibi sıralanmış mısralar bile
Gözlerinin rengi aynı olan 2 insan aynı göremez değil mi
Farklı renklerde aynı rengi görmek değilse sorunumuz
Tabiatın veya Tanrının nasıl yaşadığını uygulamak insanlık olmamalı..
İnsanlığın tarifini bile yapamıyorum kendime
Kime insandan bahsedecek olsam susmak gerektiğini biliyorum
Bir kişi, kim için ne kadar değerlidir, yıldızlar gibi milyonlarca belki
Sonsuzluğun sesini dinlemeye kalksak acaba anlar mıyız
Tanrım alsan beni yanına da birlikte dinlesek hiç susmayanları
Ben unutmak istedikçe her zerre anı hatırlatan bir şey var içimde
Dışım; aynalarda gördüğünüz gibi işte, bakana da görene de ters gelir
O kadar yorgun düştük, sayısız toprakta suda gökyüzünde
Kim sizi, sizin gibi anlayabilir, hiç anlayabilir mi yavru kurt, anne-babasını
Tanrım; bir işe yaramadığını anlayabildiğimden beri, bir umutsun işte.
Bugünler de dünü olacaksa yarının
Anın içinde hiç tatmadığınız bambaşka bir anın bir ömre bedel olduğu
Zamanın sayılamayacak kadar bir şeylere denk geldiğini bilmek yine de
Yanınızda gördüğünüz tüm renklerin doğada olduğunu düşünmek mi acı
Yoksa Tanrının tanımsız ilk yaratık gibi ölmüş olmasını düşünmek mi?
Gülümser misin bana yeniden
Kalkıp yürür müsün, ey... bir bacağını ayı kapanına bırakmış karınca
Uçabilir misin on binlerce yarasa gibi gece mağarandan çıkıp
Saldırır mısın bir nedenle balıklara farelere elmalara armutlara
Gün doğarken yeniden Tanrı gibi çekilir misin yoksa mağarana.
*
Belki Tanrı değilim, biliyorum, ya Tanrı ben olsaydım diye düşünüyorum
Hiç bu kadar eksik, acılı, yaralı bırakır mıydım yarattıklarımı
O kadar andım adını, belki yüz bin kere dilimde, milyar kere zihnimde
Artık o da umursamaz oldu rüzgarın bulutları umursamadığı gibi
Sonra da kalkıp biz insanlar Tanrıya kul olacağız öyle değil mi?
Bu arada, unutmadan Tanrım, bana ölmeden lazımsın, öldükten sonra kim olsa yapar Tanrılığını.
5.0
100% (2)