11
Yorum
42
Beğeni
4,8
Puan
1548
Okunma


İki devlet bir millet, kardeşlik burcundayız
Muhabbet hamurunda, hilâlin harcındayız
Yolunu gözlüyorum, söyle bana hardasın?
Kara kışlar içinde, kim demiş bahardasın
Canımdan aziz bildim toprağını, taşını
Kendi yaşım belledim gözündeki yaşını
Ateşlere verildi, kül edildi gülzârın
Nice seneden beri bitmedi âhuzârın
Hiç kimse yok edemez bu dünyada cismini
Çağların göbeğine yazmalıyız ismini
Tarihlerin omzunda mukaddes bir yüksün sen
Her zaman onurlusun, her zaman büyüksün sen
Bayraklara renk veren al’ımız birdir bizim
Aynı kökten beslenen dalımız birdir bizim
Seni soludum Bakü, aldığım her nefeste
Senden uzakta geçen her günüm bir kafeste
Gözyaşımız olmazsa sararırsın, kurursun
Elif misali dimdik, şerefinle durursun
Suya kanarsın ey dost, sevgi pınarlarında
Gölgelenirsin ey can dünün çınarlarında!
Ecdadın kanlarıyla karıldın ve yoğruldun
Düştüğün yerden kalktın, efe gibi doğruldun
Hocalı, Karabağ’da al kanlara boyandın!
Gece karanlığından sabahlara uyandın
Hürriyete gidecek yolu bulacaksın sen
Gök kubbenin altında bâki kalacaksın sen
Bir kovanda arıyız, balımız birdir bizim
Bin yıllık çınarız biz, çalımız birdir bizim
Yabana verdirmeyiz tek bir çakıl taşını
Türkiye’m yalnız koymaz Azeri kardaşını
Müşterek kıymetimiz Nesîmî ve Fuzulî
Senin alnında yazan alnımızda yazılı
Sensiz beden cesettir, cansın Azerbaycan’ım!
Bayrağıma renk veren kansın Azerbaycan’ım!
Ölümüne koruruz Bahtiyar’ın yurdunu
Çakala yem etmeyiz Kafkasların kurdunu
Seni müreffeh görmek hep vardı düşümüzde
En çok senin payın var candan gülüşümüzde
Üzerine saldılar Ermeni’nin dölünü
Bağından koparamaz kimse Azer gülünü
Kahvenin telvesinde falımız birdir bizim
Kadim değerlerimiz, malımız birdir bizim
Barut mahzenlerinde ateşle sınanırsın
Ruhun yağmalansa da zafere inanırsın
Yiğitlik meydanını sen ki son terk edensin
Cesaret aşısını ruhlara zerk edensin
Ateş denizlerinde yüzersin yavaş yavaş
Zaferlere gebedir yürüttüğün bu savaş
Ataların izinde bu ne kutlu akındır
Ölümü öldürene zafer elbet yakındır
Ölüm bizlere düğün, yüreği olan gelir
Cesareti olmayan yorgan altında ölür
Bir ömür sürmez kışlar, bahara ne kaldı ki?
Zulmetin ardı ışık, nehara ne kaldı ki?
Düşmanları sindiren elimiz birdir bizim
Bağlamada, kopuzda telimiz birdir bizim
Azeri kardaşlarım Kafkasların kurdudur
Ermeniler işitsin, Karabağ Türk yurdudur
Kabuk bağlayamayan yâremizdir Karabağ!
Mâzinin girdabında çaremizdir Karabağ!
Melekler hasat eyler Karabağ güllerini
Yâr etmeyiz zalime Azeri illerini
Soydaşım yaş dökerken yürekler köz köz olur
Yanar ta ciğerimiz mevsim bize güz olur
Bağımsız Azerbaycan muradımızdır bizim
Ermeni’yle sınanmak Sırat’ımızdır bizim
Karabağ’ın sınırı yeniden çizilecek!
Gün doğumu yakındır, düğümler çözülecek
Bir bahçenin gülüyüz, dilimiz birdir bizim
Bakü, İstanbul, Gence ilimiz birdir bizim
Ey dağların kartalı, Kafkasya’nın maralı!
Bu devran böyle sürmez, değil bahtın karalı
Karanlıklardan geçtin cennetin sabahına
Rabbim mutlak ses verir mazlumların âhına
Hazar’ın dalgaları kabardıkça kabarır
Zaman tersine döner, kuzu kurdu aparır
Azeri’m yaş dökerken gülebilmirem gayri
Akan kanlı yaşını silebilmirem gayri
Azadlık Meydanı’nda bayrağın dalgalansın
Övün cihan durdukça, tarihler seni ansın
Kılına zarar gelse yaramızı (d)eşersin
Tohum çatladı artık, umutların yeşersin
Menzilimiz aynıdır, yolumuz birdir bizim
Dede Korkut, Alparslan; ulumuz birdir bizim
M. NİHAT MALKOÇ
5.0
95% (18)
1.0
5% (1)