3
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
668
Okunma

Adı Mahinûr idi zeytin gözlü güzelin
Öyle bir güzeldi ki mührü gibi ezelin
Kaza bir kâbus gibi çökmüştü üzerime
Sanki dikenli teller gerilmişti derime
Keşke giç gitmeseydi miras için Mısır’a
Bu muazzez sevdadan dert kalmazdı asıra
Hemen yola koyuldum zaman şimşekten hızlı
Kader bu karşı konmaz alnımızda yazılı
Günlerce meczup gibi Mısır’a yol almıştım
Gidene dek binlerce ümitlere dalmıştım
Heyhât heyhât ki heyhât nafileydi gayretim
Tam üç ay aramıştım bitmişti dirâyetim
Ne deniz ses getirdi ne görmüştü birisi
Bir türlü bulunmadı ne ölü ne dirisi
Sonunda İstanbul’a mecbur kaldı dönüşüm
O dönüşle başladı günden güne sönüşüm
Ne günün rengi vardı ne gecenin ahengi
Yeryüzünde bir bendim bensizliğimin dengi
Kulaklarımda hâlâ mazinin çığlık sesi
Yetiş yetiş diyordum kimsesizler kimsesi
Günlerce devam etti evlerini tavâfım
Binlerce hayâliyle çevriliydi etrâfım
İki katlı evinin perdeleri solmuştu
Yerine yalnızlığın çizgileri dolmuştu
Bahçe duvarlarında sarmaşıklar susuzdu
Fesleğenler perişan manolya uykusuzudu
Yetim çocuk gibiydi ahşap konağın dili
O eski şen günleri mahalleye vergili
Emanettir diyerek önünde çöküyordum
Çiçeklere su diye gözyaşı döküyordum
Canlı ölü gibiydim azât gözlerin feri
Gören bu mu diyordu o talihsiz Makberî
____Makberî