2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1153
Okunma

Sudaki, Ateşteki, Gölgedeki Ben/Beşik
Ten rengi zaman kuşağı çağında çağlayan su
Lirik ezgi
Ruhunda dirilen dua
Geride kaldı.
Tülleri yaktım
Çarşaflarım bayraktır şimdi
O al benizli düğün
Geride kaldı
Yüzümün gamzesine çivilenen güne eş o kırık gülümseme
Burada şimdi
Kalbinin ellerini yakacak !
Çok sonra anlayacaksın belki aynadaki yüzünü, içinde kaybolacaksın denizlerin, maviye boyanacak tenin, affedeceksin her birini
Kumdan kaleleriyle deniz kızlarının bekleyişindeki dua yarım kalacak.
Deniz yarım, su yarım,her şey bitecek bir gün...
Yudum yudum dokunduğun bardağın sonradan kırılacak isyanında savruluyorken rüzgarın ıslığı...
Su arındırır mı gölgeleri,ya ateş....
sadece yakar mı seni...
Anlamayacaksın, gerçeğini...
Gölgeni sahiplen, güneşi, ayı sahiplen
Gözlerindeki aynadır dünyada gördüklerin.
Sahiplen tüm sevgilerini, sevişmelerini...
O okyanus ki içindeki duru, berrak sularıyla, serin bir yaz başlatacak belki..
Belki,
Yalnızlığın serin, saydam yüzünde suretin parçalanacak
Uzaklarda ufkun sisinde yanacak birden, kalbinin deniz fenerleri ve o esrik gizemli kalelerde savaşın sesi duyulacak
Çanlar çalmaya başladığında
Belki kalbin duracak
Eski plakların, gitarların, ud çalan o çocuk sesli naif ve vakur kadının rayihasinda aydınlık olmalı, dalmalısın kalabalığa, geçmişin seslenişinde geyikler olmalı özgür bir ormanı muştulayan, diz çöküp ağlamalısın, annenin kasıklarında..
Alnına dokunmalısın sonra O’nun, Kibele’yi hatırlamalısın, bir öpücük kondurmalısın usulca sonsuzluğa...
Sessizliğe tahammülün ancak bu kadar olunca
Ağlamaya başlayacaksın.
Eski kitapları karıştırdığını hatırla..
Anlayacaksın varlığın hiçliğe dönüşünü
Anlayacaksın piç bir zamanın yarına gebe kaldığını
Gerisinin kendine ihanet
Hepsinin ihtilal olduğunu haykıracak sesin yine de gülümseyerek....
Kayalar, kum/l/a dövüşürken...
Her şey bir yana gözlerin uzaklara daldığında,
Mutluluk ruhuna fazla geldiğinde de, kuşlara sevdalanmalı unutma...
Bir an gelecek, her şey değişecek bir gün
Bir gün geldiğinde, bir çağ değişecek...
Kölelerin azadı başlayacak sonra
Tüm renklerden, kafeslerden, türkülerden, insanlardan...!
İnsanlar sorulacak...
İnsanlar sorulacak bir bir...
Dilinin sırtında sözcüklerin
Yalpalayan bir serseri gibi meydanlarda da bağıracaksın mesela
Buğulu alazlanacak bakışların
Ateşinle yanacak toprak
Şaşırma
Kıyıları özlediğini kalbinin gözlerinden okumuştum, kum saatlerinde doğurmuştun sabahları, geceleri yıldızlarda söndürmüş...
Söyle, nerede olabilirsin ki kendinden başka...
Saklanacak kuytun yok, bunu da anla!
Sesin hala yankılanıyor dudaklarımın kulaklarında uçuşurken mavi kelebekler
Dilim unufak oluyor
Gözlerim erirken limoni bir yaşamın karşı kıyısında
Kedere yer olmadı, yer olmayacak kayın ağaçlarının arasında...
O kıyamette, sana sığınacağım, sırtlan kafesi yüreğimi cebimden düşürürken, sözler dökülecek bir bir kederimden
Ağlamakta var, gülmekte yok sayılacağım
Kayalar bekleyişin eşanlamlısı, şu uzun kavakların yolu, unuttuğum uyku zamanda.
Bu unuttuğum ümitte, sesin umuttu bana
Kavakların elleri gökyüzüne ulanmış kim/sezgiselliğimizdeyken
Dalların dalgalanışını hayal et, kendini göğe ekle...
Derin bir nefes çekmeli kuzeyden, kum olmadan önce de...!
Gel rüzgar olalım, meltem ılıklığı yetmez bize
Gel şarkı olalım!
Ezgisi, sözü,sesi, rengi...
Anamızın ninnisi gibi sallasın bizi...
Beşiğimizde....
Ekim 2013- 23 Temmuz 2020
5.0
100% (5)