7
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
1428
Okunma

kimsesiz bir çocuğun künyesine
saklanmıştır
arzını terk eden bir çiçeğin ağlaması
bir türküdür
turnayı yuvasından göçürür
yanaklarında dağlı bir resim
hüzün ki bir peygamber gözüdür
ağladıkça büyür
çekirdek âleminde kilitli bir düş ölüsü zaman
dalgın bir yanardağın aldatılan göğsüdür
bir acının taşrasında iç kanaması
hasretse bir asi çığlığın dölüdür artık
işte
su yüzünde harlanan alev yumağı
kuyu kapağına demirli ay ışığı
susup beklemek sadece
kuytularda güzelliği yeşerten
tacı deviren tutkunun züleyha’sı
kül emrine bitmedi mi daha itaatin
ey ilk köz ağrısı
taze değil midir içinde soluklanan dağın patlaması
neden uğraksızdır bu gölgeler
bu kendi kendini boğan hırçın geceler
işte bağrında gürleyen bir sıla
yıpranmış bir gökyüzü dumanı üstünde
çek çek bitmez
nefesi kırıldı çoktan ihtiyar saatlerin
bunca yıl kendi cinayetiyle yaşayıp gittiler
alnına ayaz mı çarptı kutsal yeminlerin
uzun bir vadiden sekerek gelen özlemin
ezberindeki cehennemi hiç bilmediler
oyunu bir dramdan ibaretti sahnelerin
hiç eskimedi şeytanlığın tarihi
yalın bir gülüşün kıvrımlarında
hiç tartılmamış an gibi yaşayıp öldüler
işte
raylara gönlünü kaptırmış kristal parçaları
işte
sıkıntının sabahında bayramlık kumaşları
hangi şehrin kirli durağından toplasınlar tanelerini
anlatsınlar sana
yorgun toprağın şehzadelerini
bu ne bir hikaye ne bir masaldır
dilde prangalar
yüzüne yer altından bağıran yaraların
küt sesleri
işte kaygılarına bir kalkan daha çizdiğin
yetmedi mi her bahar zehir açtıran dalların
dekoltesine hükmeden lâ bildirileri
yutağında çakılmış cümlelerin
hepsi sana dargın
işte zehrine karışmış kanın
en sığ yerinde tutuşan gemilerin vaveylası
neredeler şimdi
tutuklu aynaların azade rüyası
neredeler
içinde kararan ummanların süveydâsı
derdinin dil/arası ..
seninle uyanır mı artık şakayıklar
ey isyan doğuran gecelerin süreyyası
_boran
5.0
100% (11)