10
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
960
Okunma
’’Münzevi hayatımın kapısını sen açtın
Kırlangıç mevsiminde
Kırlangıç gibi yüreğim seninle’’
Buğday başakları boy verirken göğe
Mavi gökyüzünün ufukta birleştiği yerde gözlerimiz
Gelecek bizim
Geçmişi boş ver gitsin
Efkarlarını dağıt ılık esen haziran melteminde
Başaklarla dalgalansın
Gitsin senden
Gitsin benden
Küresel ve dünyevi bütün mezalimler
Yokluğunu giyindim üzerime
Yine akşam oluyor
Sokak lambaları içimin sokaklarını aydınlatmıyor
Ay bile evinden çıktı ayyuk yıldızı parlıyor
Vakit öyle bir vakit işte
Bir ben varım bir de sen benden içeri
Yalnız değilim öyleyse
Avuntularıma gebeyim
Şerefe
Sınırlar mesafeler giremez aramıza
Sen benden gitmediğin sürece
Ve tabiatta
Gelinciklerin narin duruşları
Beni sana,seni bana çağrıştırıyor
Bizde tabi değil miyiz aynı hayata
Felsefimiz;
Sev,sevil ve öl
İnsan ol
Sırattan geç cennetlik ol
Papatya falı da demişti diyeceğini
Kıyamadığım narin gelinciğim
Fallara kalmadık dediğini duyar gibiyim
Fallara kalmadık!
Güneşin tenimizi yakmadığı andayız
Doğa bizi kucaklıyor
Seviyor ve seviliyoruz
Her ne kadar kalbimiz bu asrın dengi değilse de
Yer çekimini yeniden keşfetmenin alemi de yok değil mi
Kaderimiz neyse yaşıyoruz
Hicret zamanı gelirse bir gün
Bu yüreklerden olmaması dileğim
Ahretliğim...
14-07-2020
Z.BAHADIR
5.0
100% (17)