5
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1105
Okunma

Değerli gönül dostum;
Bir Eflatun Ölüm’e ait olan "Yokluğuna dair fısıldamalar" adlı şiirine kattığım bir yorumumdur.
Gitmek mi
Yoksa kalmak mı
Hangisi daha çok acıtır insanı?
Sanırım kalmak!
Giden gitmiştir zaten.
Onun umurunda mı sanki ardında bıraktığı o enkaz?
Değil elbet fakat
Ne kadar ağır değil mi
Enkaz denmesi senin için?
Bir iki üç ay
Bilemedik beş yıl
İlk günlerin ve o anların verdiği tatlı telaş
Ardından gelen haftanın
Senin sevdiğin ne varsa seviyorum demeler
Ve sonrasında devrilen koca bir ay temmuz ağustos
Derken
Eylül çat kapı geldi
Kasıma nanik yaptı aralığı solladı!
Ocak
O çok fena!
Nerede yerli yersiz
Kıskançlıklar
Hazımsızlıklar
Ne varsa buna dair türer
Sonrasında
Arkadaşlar ile
Görüşmeler kesilir
İlk haftasında sevilen
Üstünlük taslar gibi yükselen ses ile
Aylar içerisinde bir an da nefrete dönüştü!
Bu sefer de
Göz ile gönül
Dışarıya doğru kaydı
Kavgalar küfürler
Atılan camdan nesneler
Yetmedi -giderim bak ha- denilen tehditler
Sonrasında
Tekerliği kırık bavula
Tıkıştırılan o rengarenk bilyeler
Saçı kolu bacağı
Sinirden koparılan
Bezden plastik bebekler!
Bir kere gidildi mi
Sonrası gelir çorap söküğü gibi
Bir enkaz mı demiştin sen? Koca şehir çöker üzerine...
-Biliyor musun-
Ayrılık
Gelip çattığı vakit
Ne o tatlı telaşlar kalır
Ne de senin sevdiğini
Seviyorum falan filan demeler
Geriye sadece kanlı bıçaklı bitmemişse eğer
Tek bir yanağına
Son kez dokundurulan
O sıcacık öpüş kalır! Ha bir de
İmrenerek baktığın
Biz de böyle olur muyuz dediğiniz
Her şeyi sizin gibi bir an da tüketmeyen
Tü tü maşallah diyerek
Tükürüklere boğduğunuz
Yıllara yayılan o ilişkiler kalır...
5.7.2020
Adnan Bilgiç
5.0
100% (8)