0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
644
Okunma
BİR AVUÇ KIZIL ATEŞ
Mandallara astım;
Yıllanmış umutlarımı,
Güneşmi kavurmuş,
Bir avuç, kızıl ateşmi. ?
Hiç bilemedim ki. .!
Rüzgarmı savurdu. ?
Kuşlarmı, kartallarmı kaptı.
Acaba;
Kargalarmı, gagaladı’da,
Mandaldan düştüler.
İlk baharda;
Leylekler mi, torbaladı. ?
Doğrusu, hiç bilmiyorum...!
Öylesine;
Aval, aval düşünüyorum.
Bazen ;
İçimden geçenlere, inanıyorum.
Düşünüyorum da..!
Kavrulmuş umutlarımın;
Kokusunu kim almışsa,
Umutlarım, onun
Yüreğinde saklıdır.
Yağmurda ıslanmış gibi;
Göz yaşımda süzülürken,
Kim, gökkuşağını görmüşse
Umutlarım, onunla ağlıyordur.
Ardı; ardına sıraladığım,
Duyanın, duymayana anlattığı
Kim, umut dolu rüyamı gördüyse,
Uykularım onunla sabahlamıştır.
Mektuplara sığmayan;
Kuş kanatlarının, taşıyamadığı
Kim, hatıra defteri yazdıyasa,
Umutlarım, onunla yıllanmıştır.
Ne yalan söyleyeyim;
İçimden böyle geçiyor,
Böyle, düşünüyorum...
Nerede olduğu bilinmeyen,
Umutlarımı arıyorum.
Enson;
Ahşap evin, çatı katında
Hatıralarımı, yazmıştım.
Yıllanmış umutlarımı;
Ahşap evin balkonunda,
Mandallara asmıştım.
Sahipsiz;
Islak gülüşlerimizi,
Güneşmi kavurdu.
Yoksa..?
Dudaklarma dokunan,
Bir avuç, kızıl ateş mi yaktı ?
Ahşap ev gibi;
İçim, yangın yeri.
Kim;
Umutla, aşk için ağlıyorsa,
Umutlarım, ona aşk olsun.
Yıllanmış umutlarım;
Yansada, kavrulsada
İçimden, böyle geçiyor.
Ahşap evi yakan;
Gözlerimde tüten,
Bir avuç, kızıl ateş olsada.
Artık, üzülmeyeceğim...!
Bilent Atalay
20"06"2020
Bursa