4
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1398
Okunma

Çizdiğim ne varsa afişe edip
saçlarıma örüyorum..
sevgili: göğüs çatalı özlemese
dualarımın altını ince bir çizgiyle çeke çeke
hamuruna mayalamazdım
-yürek /diyorum/yürek-
Mayası bozuk zikirlerimin artık
ve içimdeki sabır okşamıyor saçlarımı .
annemin acısı gibi
tenimde bir yangın.
uykularımda varamadığım o son
tâ ki o gün..
kaybettiğim masumluğu öpüyor dünya
aklım yamanıyor bin yıllık suskunluğa
ve kanı çekilesi bu sürgün..
uçurum oluyor umutsuz pencerelerde.
Genzimde o taştan yas
aykırı merasim her gece
ve yıldızların
zerafeti tutuşur ellerimizde
bulaşır bedenime..
Gözlerim sırat köprüsünde istila edilmiş
oysa ne varsa bizden yana adım adım
dizdim karanlığın orta yerine..
varsın yaksın araf’ın hengamesi
tozlarım doğarken her fecre
tentesi yırtık bir umuttu benimkisi
yavan ağızla okunan.
Şimdilerde acı ile kurulan bu köprüden
geçerken
silkelenip hatırlıyorum
üstümüze düşen o tavanı..
biraz sen biraz ben..
ve gözlerinin kıyısında ki tuba dediğim
kıvrımlar.
tâ ki o gün..
yokluğunda kuruyan damağım
pervasız..
Zincirliyim sana sevgili derken
ilah-i ikramdın sen bana
turabın erbabı inse tokattı her halin!
İnsansın dedi ahde sadık olan
üryân
ayandı her bakış!
Ne zaman kan sızdırsa kalemim
sen yoktun...
Mavi tohumları atardı minarelerde çınlayan
dualarla sararken urbalarımı
ince bir detayla
süslerdim kırça sakallarını
ki nefesinin değdiği yer cennetim olurdu..
üstüm başım kimin umurunda ?
kime ne solu(n)da ki halâyıktan?
kime ne nîmet saydığım bu hayâlin gölgesinden?
Şimdi kapanmayan bir yaradır alnımın şakına değen
/////
artık
tırnaklarım kulağıma çalınan her sese vahşi!
////
Reyyan Merva Abdülaziz 2018 NİSAN
5.0
100% (3)