0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
620
Okunma
yağmur dokunuyor usuldan sağdaki camın yüzüne
ben yazmaya tövbeli biri olarak dinliyorum
haber geliyor saat on ikiyi beş geçe
bir sarhoş topuğuna sıkıyor karanlığın
kanlar benden fışkırıyor
gününü sayıyorum artık
omuzlar üstünde taşınacak tabutumun
şimdi diyorum tam da şimdi
yeri ve zamanı işte en güzel şiire fısıldamanın
bir kenara bırakarak yalnız kalmışlığımı
yüreğime dost oluyorum bugün
siyah paltomun cebinden bir mektup çıkartıyorum
annemin şefkatli, babamın öfkeli kokusuyla okuyorum
ruhumda saf bir dinginlik peyda oluyor
salt şehrin son ölüsü oluyorum bu gece
haber değeri taşımayan fabrika çalışanı geçiyor sokağımdan
o benden erken ölmüş fakat
karışıyorum kendime büsbütün
ağlamak geliyor içimden
hiç sevemiyorum ben bunları düşünmeyi
ve öylece duraksıyorum
sonra neden bilmem Mehmet düşüyor aklıma
umuduna 7 küskünlüğüne 19 diyor
o da çalışıyor herkes gibi
o da ekmeğinin derdinde
hatta Barış Manço ile çıkıyor evinden
"ahmet beyin ceketiyle"
Cem Karaca ile de geliyor evine
"işçisin sen işçi kal"
sonra ben yeniden tövbe ediyorum yazmaya
çekilerek karanlığıma.
5.0
100% (2)