0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
729
Okunma

Dağın dibinde konumlanmış toprak damlı evimizin üstünden bahçemize süzülen sislerin küçüklüğüme eşlik etmiş,rüyalarıma konuk olmuş tezahür...
KASVETLİ SİSLER
Dağların doruklarından yeryüzüne,
toprak evlerin oluklarına
bir hayaletler şelalesi gibi akan,
gece lambalarını saran kasvetli sisler.
Zamanın ötesinden bugüne,
bırakırken yine çok hazin izler.
Teyel dikilmiş bir kapanda
mahsur kalan konsül bir kişilikle
bataklığa sıtmalı gömüldü kuşlar ve sesler.
Canhıraş bir ilenç yükselirken göğe,
gökyüzünü yırtıp geçen ağıtlar,
tiranların zulmünü besler.
Hiç uyanmayacakmış gibi
esrikle dolaşan bedenler,
bu cebbar erkin ömrünü işler.
Kanı çekilmiş yüzler,
dalından yeni koparılmış
ve hızla solmaya başlayan çiçekler,
yavaş yavaş gömülüyorken toprağa
son bir yakarışla yeniden dirilmek ister.
En gür ormanın örtüsü gibi sevmek,
ihtişamlı ve doğurgan durmak gerek.
Karabasan rüyaları katman katman tuzlamak,
tandır sıcaklığının döngüsünde
mercimekli bulgurla nişanlamak gerek.
Burçların sırlarında
tuğlaya harç olmak gerek.
Bent olmak,
gürz olmak,
en öncü oktaki kartalın
isyan ateşi tüyü olmak gerek...
5.0
100% (3)