0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
542
Okunma

İçimde küllenip arsızlaşan
duyguların feryadıyla yazıyorum
sana bu gece,
Gökyüzü suskunluğa bürünürken
eskimiş kimliğiyle,
Gözlerimden efkar demletiyordum
usulca bırakarak yaşlarımı
sineme,
Hazin bir sonun son çırpınışlarını
sergiliyordu yaralı yüreğim,
Ve gülüşlerin değerken hayalperest
düş kırığı aynamda,
Yaşamak için zor tutuyordum kendimi
acı sözlerini yutkunurcasına,
Bir film şeridi gibi akıp
giderken içi yaralarla dolu mazin,
Aşkın masumiyetine ihanet eden
ayrılığın köprülerini yıkıyordum,
Kırık kalemimden dökülen
mısralar kustururcasına,
Ruhunda kırıklar taşırken
sol yanım anılarınla,
Sokaklar özlem yerine çaresizlik
kokuyordu seni yazan ellerim
nasırlaşırken ,
Aklar düşerken her teline
nakış işlediğim saçlarına,
Sensizliğin zehrini içiyordum közden
bitap düşen kanayan sancılarıma,
Ve aşk şarabıyla sarhoş
olmuşken yıkık bedenim
Hüzünden yapılmış tüm
birikmişliklerimi ölüme terk
ediyordum,
Tarihe nam salmış faili meçhul
katilimi avazımın çıktığı
kadar haykırırcasına..
Ama ne çare Dilba Hanım!
Sevdamın arasına engeller
bırakıp gittin ya,
Yalnızlık, ölümden daha tatlı
gelecek bil ki çiçek açmış
gül kokulu mezarıma...
5.0
100% (4)