0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
631
Okunma

Bu kaçıncı terk edilmiş
kelimelerle intiharım,
Virane bir Şairin ağıdı yankılanırken
dağların doruklarında ,
İçinde umudun çaresizliğini anımsatırken
tükenmeye yüz tutmuş kırık kalemim,
Adına ayrılık türküleri söyleniyordu
uçurumun girdaplarında ,
Gel, dokun! Dindir sol yanımda
kor gibi yanan sızılarımı,
Aşkın çıkmaz yollarında heba ettiğin
yaşlarınla ıslat toprağın kökünde
cebelleşen kırıntılarımı,
Sensizliğin merhemini sür tenimin yanıklığına,
Sar beni o ölüme attığın kollarınla ,
Ki yaslandığım limanlarında
yalnızlığım üşümesin ,
Gözlerinin içi gülerdi sevdamızın
masumiyetini andıran günbatımının
kızıllığında,
Zülüflerinle örterken kapanmayan
yaralarımı,
Kirpiklerinden süzülen gözyaşlarınla huzurunu
nakşediyordun biçare yüreğime,
Ve eskimiş kimliğimle ruhumu feda
ederken hüznün koynuna,
Bir rüzgar misali edip savuruyordun bereketini
yitiren güzün acılarla dolu dertler kervanına..
Ama ne çare Dilba Hanım!
Tercümanı olamadın ya duygularımın ,
İstemem artık hayalin belirsin
düş kırığı aynamda....
5.0
100% (5)