Kaçıncı arz-ı halim Memleket hallerinden.
Gözüme yaş dolsun ki davacıyım Hakim bey.
Usandım Mebusların yalancı dillerinden.
Betim benzim solsun ki davacıyım Hakim bey.

Eşkiyayı besleyen ovalardan sarp dağdan.
Zehirli tohum ile harap edilen bağdan.
Kar üstüne kâr koyup, canlar alan o çığdan.
Yemin billah olsun ki davacıyım Hakim bey.

İçimdeki depreme çimentoyu katandan.
Siyasiyi toplayıp sahte temel atandan.
Üç kuruşluk binayı beş kuruşa satandan.
Allah’ından bulsun ki davacıyım Hakim bey.

Rüşvet alan memurun yediği lokmalardan.
Ben işimi bilirim dediği lokmalardan.
Dişinde ki kovuğun hediği lokmalardan.
Bir elim ters kalsın ki davacıyım Hakim bey.

Kim girdi, kimler çıktı, bilinmeyen binadan.
Gözü dönmüş aşığın, yaşadığı zinadan.
Gayrı meşru çocuğu peydahlayan anadan.
Deyip nasıl kulsun ki davacıyım Hakim bey.

Bu nasıl devr-i zaman başımda çullarıyla,
Usandık uğraşmaktan, fodulu, kelleriyle.
Anam mezardan kalkıp, şefkatli elleriyle.
Göz yaşımı silsin ki davacıyım Hakim bey.

Trafikte can yakan, yalancı cezalardan.
Ensemizde kaynayıp dip tutan bozalardan.
İmbik imbik düşen şu, şiirsel dizelerden.
Allah canım alsın ki davacıyım Hakim bey.

Kul Fikret’im yalansam, duyanlar ve görenler.
Saraylarda yaşayıp ipek halı serenler.
Sözlerime hak verip, içi yanan yarenler.
Namazımı kılsın ki davacıyım Hakim bey.

Mehmet Fikret ÜNALAN
08 Şubat 2020 Saat 17.50
Güzelçamlı/Kuşadası