0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
493
Okunma
Bir nehrin kayaları gibiyim ,suskun sessiz seni dinliyorum.
Biliyormusun dağlar kadar borçluyum hayata yada o bana
İsimsiz korkaklığım adımlarımda soytarı piçleri izliyorum
O köhne taş duvarlı evde katmerleşmiş cehalete mahkum
Hikayeler anlatılmayan duyguları saklar biliyorum.
Yine ölümler konuşuluyor gecesinde karanlığın
bir arayıştır kavgalar ,nasılda anlatırdı yalanı
Yörük çadırlarının çamaşır kaynatılan teneke tınısında
Hiç sevişmemiş askerler vakitsiz öldüler ülkem biliyorsun.
Güneş soğuk bir ışık verdi sokaklarına sözcüklerin
Sözcükler kısrak bir at gibi koşkun yetişemiyor bu çileye.
Kalın perdeler kapanmış penceresine görüyorum.
Kirli kaşe kumaştan bir palto giymiş kadın
Irakta o taş duvarlı evde konuşulacak bir şey kalmamış
Nehirler taşıyor artık kırmızı bir çakıl taşı
Sevişiyor kendince umutla soysuz kadınlardan kaçıyor gecem.
Bir anlatan olmalı artık sinsi ruhunun çirkinliklerini
Islatmalı acının göz yaşlarını umut bir de sen
Sevmeyi bilmeyen bir köyün bahçevanı
Gülleri siyah olur acının bilirmisin.
Tüm askerlerin anneleri hüzünlüdür
Ölümü iyi tanır yürekleri bir yufka ekmektir tüketir sabahı umut
Bana yalanlar söyleme olurmu hayat
Bir geçkin kadının sinsi söylevleri
Anlatma bana yalanlarını o şehirin
Taş duvar arasında bir akrep götürüvermiş sevgiyi.
Yaşamak hakkımızdır özgürlük biliyorsun
Çözme uçlarını mahremiyetimin
isimsiz suskunluğumun mahkumiyetindeyim.
5.0
100% (1)