5
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
771
Okunma
sen çocukluğumun ulaşamayacağı yere saklanan gülüş
ben,
dizlerindeki yaraya oh çekilen kabuksuz düş..
hep bir yaş küçük yazılmışım mutluluk o’kuluna
bakışları tarafından kullanılmayı beklerken eskimiş yüzüm
gözle yas arasında sıkışıp
nedense hep yaş almış hüznüm
şimdi eylül güzüyle bakıyorsun aralıktan biliyorum
ben insan formunda dünyada yaşayan
sen ise yağmura nisyan bir nisan
şaka gibi değil mi
laf olsun diye yazıyor kalem hiç kusura bakma
iş olsun diye oku sen de
gözler yorulmaz ya
her aşk ayrılık hediyesiyle birlikte geliyor kalp evine
söz şiirde kesilirken
yağmur bulutla nisanlanıyor
imden imladan çıkan cümleler
virgülü gülden sayıyor
yani demem o ki sevgili,
artık düştüğü yeri yakacak kadar olmalı ateşin
ki yangında kurtaracak kül kalmamalı
aşk bacayı sararken
gözlerin duman altı..
ben diyorum kalbinin aşk eşiyim madem
ve düş yarama merhem diye sürülecek sen’
gel,
ellerimiz kenetlenmeden pas tutacak parmaklar
ya saklı’ anahtarı ver
ya da mimlensin kapılar..