1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
668
Okunma
ince saydam bir buz tabakasıydı camda
kara kıştı
kapanmıştık dışımızdaki zamana
bildiğim ona dair
aklımda kalan
kazıyıp tırnaklarımla
içerdeki havayı ısıtan
camdaki buz üstüne yazdığım adıydı
o günlerden bildiğim
ve tek aklımda kalan
belki hafıza kaybından
o günlere dair her şey flu
yalnız onun adı
ısıtandı
içerdeki buz gibi havayı yumuşatan
iki gün geçmedi eridi
su kesti pencere önleri
bahar da değildi
yaza çok vardı
yeni bir bahara girmiştik nihayet
yine ardında kalan geçmiş günlerden
bir zaman
dilimiydi
hepsi uçup gitmişti
ona dair ve kara kışa dair ne varsa
aklımda son kalanlarla
içimi ısıtan yeni yepyeni
bir bahardı
derken yaz geldi
camın arkasında bu kez Begonviller
ve o
uzak bir hatıra şiirlerde
hala yerinde değil hafızam
her şey flu
adı neydi
nasıl biriydi
zaman başka bir kapıya açıldı şimdi
ne o
ne de ben
yokuz
şimdiki zamanda
23/Haziran/2011/Perşembe/Bodrum
Yüksel Nimet Apel
Kayıt Tarihi : 23.6.2011 17:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikayesi:
Şimdi kara kış, ve biz sobasız ya da yeterince ısınamayan bir odaya girdik diyelim hep beraber; ya da, isteyenler gelsin...Teklif var ısrar yok. Camdaki ince buz tabakasını, bir de buzun üzerine acemice kazınmış bir isim gördük... Hadi gelin birlikte baharı karşılayalım bahar şarkılarıyla... Hele şükür kış mevsiminin uyuşukluğundan kurtulduk... Her ne kadar vefa sadece İstanbul’da bir semt adı dense de her şeyin üzerine bir yaz örtüsü bir pike örtelim...Gelecek kışa bakalım mevlam ne gösterir.
Hadi şimdi hep beraber çıkalım bahçeye duvar dibindeki sarmaşığın yanında bir kanepe olsun ve bizler oturalım o kanepede sohbet edelim ve çay içelim ya da arzu edene ev limonatası bitmiş Aşk’ların üstüne buz gibi Herkes zamandan yakınsın! gençler ve çocuklar yaşlarını olduklarından büyük söylesinler; yaşlılar da,her yıl bir yaş küçülsün...
Kırılgan saydam zaman, ve buz üstünde yürünen hayat...
5.0
100% (1)