Bir gece karasıydı kaşların
Gözlerin kahverengi
Dudakların yavru ağzı
Saçların gün batımı kızılı
Bazen de yabani bir lale sarısı

Pazar ayini için çın çın öten
Bir klise çanı gibi
Kulaklarımda çınlayan
Sözlerin ah o sözlerin
Andıkça acıtıyor canımı
Sanki derin bir gönül yarası

Dedim bir sonbahar akşamı
Vatanına dönen göçmen kuşlar gibi
Gelir mi acaba gönlüme
Gurup vaktinden kuşluk vaktine
Batan ve doğan güneş misali
İki zaman arası

Umut ışığının üzerine aniden
Karabasan gibi çöküverdi
Karamsarlık bulutları
Yok mu acaba cebinde
Diye düşünmeden edemedim
Üç beş kuruş yol parası

Çetrefilli bir sevda yolculuğunda
Ağır ağır ilerliyorken ben menzile doğru
Arıyor insan bir yol arkadaşlığı
Ve kayıtsız aynam diyebileceği
Canına can katan bir can arkadaşı
Haydi gel artık bekletme gir gönlüme
İşte şimdi tam da sırası

moncer
26.11.2019