1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
850
Okunma
ESKİ BİR ADAM
Rahmetli;
Rahmetli dayımın,
Mapustan arkadaşıymış.
Yüreği; aksak anaların,
Yoksul çocukların, masallarını.
Eski bir adam, anlatırmış..!
Yıllar önce, yaşanmış..!
Parmaklıklar ardında;
O’ yürekli adam, anlatıkça
Yoksul çocuklar ağlar,
Yıldızlar, geceyi yararmış.
Gece; zindan’da yanar
Gün ağrır, kuşlar öter.
Cigaralar; Bir, bir tütermiş
Parmaklıklar ötesinde. .!!
Yoksulun avuçlarında;
Beyaz güvercinler, uçarmış.
Avlu da; volta atarken,
Eski bir adam, anlatırmış..!
Bir zamanlar;
Mapus damları üstünde,
Turnalar süzülürümüş.
Yoksullar, selamı, özlemi
Cigara dumanında süsler,
Turnalarının göğsüne, asarmış.
Aşk; sevda’ya,
Parmaklıklar arkasında,
El sallar, baka kalırmış.
Güneş; Yarını getirmek için,
Parmaklıklardan uzakta,
Gökkuşağına sarılıp, gidermiş.
Ardından. ..!
Bir masal uzanırmış,
Karanlığın içinden,
Sessizliğin koynunda,
Unutulmaz, aşk’a sarılmış.
Bütün bunları;
Eski bir adam, anlatırmış..!
Mapus damında;
El, ayak çekilince.
Küf kokulu; Hasırın içinde,
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Yetimin, yoksulun, masalı yazılmış.
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
O’ yürekli adam, anlatırmış
Masalların, masalı yazılırmış.
isli; lambanın kirin’de,
Anılar bir, bir sıralanır
Karanlığa saklanırmış acılar.
Hıçkırıklara boğulurmuş,
En derinden, sevdalar.
Mapus damında;
Kilitler bir, bir vurulup
Gardiyanlar gidince.
Koğuşta;
Korkulu duygular, uyanır ve
Sessizliğe gömülürmüş;
Filim gibi masalı;
Eski bir adam, anlatırmış.
Derin, derin nefesin ardından,
Kilim içinde, kilim der,
Gözleri uzaklara dalarmış.
Parmaklıklar arkasında;
Günlerce, parklar’da yatmış
Yüzü, hiç gülmemiş.
Kader;
Göğsünde, ağlar örmüş.
Yutkunamadığı öksürüğü;
Gök gibi gürlermiş,
Öksürüğü nefes, nefese kimsesiz.
Kimsesizliğin hürriyeti, kimsesiz..!
Mapus; damının arkasın’da,
Kar kokulu çiçekleri, izlermiş
Güneşin yokluğuna.
Taş ustunde, baş kaldıran,
Kar çiçeklerini, çok severmiş
Pırangalı; sürgülü, duvar dibinde
Yoksulların, boynu bükük,
Başları eğikmiş, kış gelince.
Ahh. Nerede o’ eski günler, der.
Gençliğinin, özgür saatlerine dalarmış
Sakalları ak; Gözü kara,
Eli, yüzü kader gibi, kırışık
O’ yürekli adam, iç çekermiş,
Parmaklıklar ardında..!
Mapus damında;
Çok yoksullar tanışmış,
Hepsinin hikayelerini anlatırken,
Kendinden geçer, kendini unuturmuş.
Eski bir adam, içine ağlarmış.
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Gecenin, yırtık koynun’da
Paslı, küflü masal yazılmış.
Kulaktan, kulağa...!
Şiir gibi masalda;
Kimler gelmiş, kimler geçmiş
Kimse görmemiş, kimse duymamış
Gelenleri’de; gidenleri’de
Yoksullar, cigaralar’da saklamış.
Hergün olduğu gibi;
Mapus damında,
Işıklar bir, bir sönünce.
Eski bir adam;
Anlatırmış, yavaş, yavaş...
Bir varmış, bir yokmuş diye,
Söze başlarmış.
Usul; usul
Anlatmaya başlayınca,
Parmaklıklar ardında,
Yıldızlar, geceyi kıskanırmış.
Yüreği aksak anaların;
Yoksul çocukları, ağlarmış.
Eski bir adam;
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Kilim içinde, kilim gibi aşkları,
Ağlaya, ağlaya, filim gibi anlatırmış .
Mapus damında; Eski bir adamı,
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Ne arayan, nede soran olmuş.
Soğuk bir kış günüymüş;
Gözü yolda, eli kalbin’de
Cam kenarın’da, donarak ölmüş.
Mapus damında
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Unutulmayan aşkın, efsanesini
Rahmetli dayım;
Hiç unutmadı, unutturmadı.
Yürekli,
Eski adamları,
Hiç unutmayacağız. .
Bilent Atalay
21 / 11 / 2019
Bursa
5.0
100% (1)