1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
606
Okunma
benzer bir yaraydı kabuğunun içinde
sedef krizalit ve sarhoşluk
rastın modern alaşımı bilmiyorum
sirrus saçlarına benzer bir mevsimde oriondan bir puzzle sunuyordu vitrinler
metropol gökadalar ve yerelliğini kimyasallamış cüce galaksiler
yıllanmış metallerin arasından sarhoş pegasuslarla göçüyordu bazıları
sarışındılar evet kara benizli
düşlerimde saf tutardılar
azılı bir saç avcısıydım o zamanlar
beş dakikalık mahlaslar takınırdım
kuyucu karanlık paşa ve geveze göçerlerle koyuluklar arardım
bildirmezdim içimdeki kaçağı, bilirdim peşimdeydi eylül –ekim, haziran pazartesi ve salı
deri ceketlerle uçardım helyuma karşı
anladınız mı?
oysa ne kadar onursuzdu empatlar ve obruklar ne kadar da yardımcı
tanrımın yüzü damlardı kalkerden
argosuydu hayatın iyi giyimli agorakorkaklar
ülker derdim onlara Kervankıran
başsız üçgenler,yıldızı yitmiş beşgenler,beli kırık dik-dörtgenler daha neler…
ergenliğinde bir kentin en karanlık yeri desem bilir misiniz?
realist rüyaların bilerekten görüldüğü o hacimli mekanı
istemiyorum sözlerimin üstünü farz-ı misal bir impala toynağından yaralı
iyi niyetini giymiş günahının üstüne kana kana benzin içmiş
vardı bunda da bir oyun boş verin!
biliyordum korkuyordunuz hemofiliden
dikeni batırmak değildi marifet
kanayacak bir gün demiştim boşluğun o muazzam tanrısına
kanadınız mı?
5.0
100% (8)