13
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1595
Okunma

Ve bir nida duyulur açık pencerenin pervazında ölü bir serçe...
Kasım kasım kasılan Kasım’ın mizacı değişmişken hazan mahsulü yorgunluğu bahara yoran şair.
Sözcükler nasıl tükenir ve nasıl susar şair hele ki heybesinde saklı iken aşk ve yalnızlık...
Bir yanılsama gecenin vitrininde
Ve öbekleşmiş ahali
Sivri dilli meczubun feryadı.
Aşkla yıkanmış şehir bir de şehitliğin mertebesi:
Ölümü kozasında saklayan ömür.
Fevri bir sunumda iç geçiren bülten
Hadis yüklü ruhun zulümden firarı
Elbette zalime inat
Mahzunluğunu ilan eden sevdalı devir.
İnkârın gölgesinde
Çözülen buzlar
Aşkla idamı birbirine karıştıran
Neşriyatı günün;
Öfkeli bir zehir
Zemzem suyuna muhtaç ne da olsa beşer:
Gönüllü sevginin manzumesi
Nefrete biat aşka hücum eden sevgi dolu nehir.
Kayrası günün batıl bir şarkı;
İman gücüne rest çekmiş münafık
Yeter ki uzak olsun sudan çıkan yüreğine sevginin
Bir bir ok atan aklıselim şair.
Ne inkârı dünün
Ne firarı günün
Ne de restleşecek yarınla varsa yoksa zahir.
Kelamın hası mimarı huzurun;
Sevdanın da yeis yüklü iltifatı:
Yüz göz kelimelerle gönül
Bayağı bir şarkıdan uzak hazan makamı
Yaprakların ruhuna okunan her dua;
Yalın ayak aşkla ziyanı yüreğin
Baştan ayağa uzanmış bir kez
Bahtının rüzgârına.
Kürediği kadar ihlaslı matemin
Göz kırptığı boşluk
Nazına niyazına kurban aşkın
Badirelerin arası konuşlu özlemle
Ölüm nüksederken şiire konan bir kelebek
Oysaki ömrü yetmeyecek yarınki izdihama?
Dünde kaykılan ipek böceği mi sürecek sefasını şiirin?
Ümmeti göğün illa ki kuşlar;
Yeri göğü işgal eden sefil rüzgâr
Bir batında uçurdu isyanını yüreğin
Konup konacağı sefil düzlem
Unutulacağı da gün gibi aşikâr.
Bir yıldızın nefer olduğu…
Aşkın ise bir hadis…
Şefkatli ellerinde inancın
Yüreğe yüklediği her ilahi,
Şafağı atan geceye belki de son ihtar
Varlığın idamesi
Açlığını şiir ile gidermesine vesile
Çemkiren zalimden alabildiğine uzak
Yine de yakalanmadı mı o sefil zifire?
Kem gözlerin miadı dolsa keşke
Şiirden önce şerrin hayra yorulduğu bir manzume
Beyitlerin ihlali
Kavşağında ömrün
Zafiyet geçiren üç beş imge:
An meselesi olsa olsa infilakı:
O zümre ki;
Aşkı payidar kılan sefil mevsimde bile
Düşkün kollarında yatmaya ne hacet ölümün?
Zemherilerde üşüyen bir hece daha mı gerekli yoksa
Şiirin son dizesine?
Sonrası malum:
Öncesi olmaya ne gerek hazanın?
Hazan ki;
Yalancı baharın zaferiyle
İnanmadı mı bir kez sözcüklerin sönmeyecek ferine?
Ne azap yüklü ne de azat edilesi;
Ne reddi ne de kabulü mümkün;
Devinen gölgelerden uzak
Miladı aşkla pişen bir hikâye
Şair kadar vefalı mı yoksa?
Yazdığı her şiir yarına hediye
Olsa olsa kucakladığı bir sevda
Şiire nazire eden
Sandığında hüzün
İnşa ederken mabedini ömrün.
5.0
100% (18)