Ay sularında yakıyorum geceleri
Korkudan gözler çatlıyor dağlarda
Nemrut beliriyor yüzü toprak balçık
Sadakalara muhtaç kabulsüz tövbesi
Bulutlar dökülüyor İbrahim’in dudaklarına
Peri balıklarında ateş yangısı Yunus
Zalimin zulmü kendisine
Hükmün bir sivrisineğe geçmedi ceberut
Sus!

Kan sıçrıyor Kızıl denizden
Muammaya dönerken firavunun gölgesi
Babil bahçelerinde Akadlı Sargon
Sarı sayfalar açılırken yakarışına
Ay şavkında alaycı yıldızlar!

Sıcak solukta bir dua, bir nefes
Beytullah gölgesinde zemzemle yıkanan bebek
Nur ışığını yansıtınca aydınlandı ay ile güneş
Tufanın nefesinde yeşillendi Harran
Gözlerin mavisinden açıldı Musa’ya su yolu
Güle döndü ebabil gagasında taşlar!

Tevhit soluklar Kitab-ı Mukaddes
Tüm kapılar sana açılır Muhammed Nebi
Gelişini muştularken çarmıha gerilir İsa
Kirli sularda nefsine yenik düşer beden
Sizlere hasret uykulara akan gözler!

Kırılgan ellerime uzanırken Atlantis
Daldım hayallerimle ayın mavisine
Bir sevdayı yudumladım
İçime sine sine
Gönlüme vururken yanık şimal
Ak bulutlarla uçtu melekler
Kahinin üfürüğünde yan yattı Titanik!

Zaman mı yalancı kader kırbacında
Nutku tutulmuş Zeus’un? !
Hak helalliğinden bihaber akıyor kanlar
Altın işlemeli kılıçlarına Nil küskün
Cleopatra’nın süt banyosunda yıkanıyor Mısır
Düşleri çalmışçasına kibirlerde ehram!

El vurupta delsen bulutları
Candan alınan can suları akıtsan da
Himalaya küllerini arıtır mı Ganj
Akar tozlu ölüm yolundan soluğu kesik bulutlar
Başı dumanlı toprak gurbetlisi Everest
Ağlayan kalp sesleri mi yükseltti boyunu
Kasıntın tavanı delmek miydi
Kaçamadın yalnızlıktan
Rüzgarınla savrulan yıldızların
Yaralı kalplerde!

Güneş saçlarına gülümsedi gözlerim
Dağıldı asırları taşıyan duruşum
Ruhumu titretti maziden kalma ney
Uyandı gün koynunda kalp çiçekleri
Gecemin eteklerinde soluklandı tarih!

NURTEN TARIM