4
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
829
Okunma
Başkadır dünyası, benzemez buraya…
kar yağar soğuk olur
buz olur don olur
kışlar çetindir orada
yaşamak zor olur
Dalları eğri büğrüydü. Gövdesi yanık yırtık, yaşlı alnında derin çizgiler…
kuşlar yoktu çıplak kalmış dallarında
börtü böcek yuvalanırdı çatlamış kabuklarında
çorapsız ayakları üşürdü
acı rüzgârlar ıslık çalardı kurumuş dallarında
o gürgen ağacıydı zorlu yamaçlarda
Acımasızca kavururken ayaz, çatlayıp kanardı kabukları. Yaraları sızlardı. Sıkardı dişlerini o zaman; dikleşir, direnirdi. Bilirdi ki, döngü aynı döngü; kış nasılsa bitecek, yaz gene gelecek…
Sonunda kış biterdi…
bahar gelip güneş çıkınca
yayılıp doyasıya ısınınca
kan yürürdü canına
yaralar kabuk bağlardı o zaman
çatlaklar kapanır
dalları yapraklanırdı
çimenler çorap olunca ayaklarına
dağ yamaçlarına yaslanırdı
Yazları sıcaktı yamaçların…
Çimenler susuzluktan kuruduğunda ayakları çıplak kalırdı yeniden. Sarı sıcaklarda yaprakları sararıp kururlardı. Kuşlar uçup kaçardı kuru dallarından. Saman gibi olmuş teni, çukurlarına kaçmış gözleri, elleri çatlayıp kanar, alnında derin çizgiler oluşurdu yeniden. Göz pınarlarında karasinekler, kırış buruş derisinde böcekler; benzi sararıp solardı…
Başkadır dünyan, benzemez oraya...
narindi bedenin, ruhun ince
ellerin yumuşacıktı, yüreğin serçe
yeşil filizlerin
pembe çiçeklerin
dalında bülbüller
sen defne fidanıydın çay boyunda
yaşamın hoştu kendi yurdunda
Dağların kuytusundaydın kışları. Acı rüzgârlar değmiyordu sana. Üşümüyordun. Kar yağmıyordu yapraklarına.
Yazları ormanın gölgesindeydin. Güneş geçmiyordu başına. Yanıp kavrulmuyordun. Dere şırıl şırıl akıyordu; su sıçrıyordu ayaklarına.
Yaşıyordun orada…
o gürgen ağacıydı dağ yamaçlarında
sen defne fidanıydın su boyunda
nasılsa gördün onu
ama son baharında
İçin cız etti o zaman. Bir hoş oldun. Neydi bu, bilemedin ama onu müthiş istedin. “Buydu” dedin. “Aradığım buydu işte! Bak, kanım kaynadı. Bak, canım canlandı. Sevgi doldu yüreğime. Melekler gösterdi de sonunda buldum.” dedin.
elini tutmak istedi ellerin
gözlerinde kaybolmak istedi gözlerin
aşk bu olsa, dedin
bir varabilseydin yanına
sarılsaydın boynuna
yanağın yanağına değseydi
kokusu tenine sinseydi
dudağından öpebilseydin bir
oracıkta ölseydin
İçinde fırtınalar kopuyordu. Yüreğin güm güm ediyordu. Gönlün delice istiyordu…
o gürgen ağacıydı dağ yamacında
sen defne fidanı az aşağıda
gördün onu orada
el ettin, görmedi
ses ettin, işitmedi
kalkıp gittin yakınına
boynuna sarılacaktın
öylece kalacaktın
sevdiğini söyleyecektin ama
dinlemedi
Hüzünlendin sonra. İçin dağlandı, kalbin yaralandı. Kolun, kanadın kırılmıştı. Döndün gene çay boyuna. Çay kurumuştu nedense, akmıyordu. Kuşlar susmuş, ötmüyordu. Ilık değildi rüzgârlar, sert esiyordu. Üşüyordun yaz baharda…
alın yazına ağladın
ağladın ağladın susmadın
gözpınarların kurudu
karaları bağladın
Sen defne fidanıydın. Çayır çimende yaşardın. Narindin, inceydin, çiçekliydin. Taç olmak isterdin.
O gürgen ağacıydı, sert imajlı. Senin ellerin yumuşak, onun ki nasırlı. Gözlerin gülerdi senin, o yorgun bakışlı…
Yamacına gidecektin. Seviyorum diyecektin. Demek geciktin…
el ettin, gördü seni
ses ettin, duydu seni
sanma yüreği nasırlı
sevdası gizli saklı
içine gömdü seni
Ağustos/2010 Lüleburgaz
5.0
100% (6)