10
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
805
Okunma

Duvağı yok ki duyguların, bir su küresine hapsedilmiş yalnızlığın da ucu bucağı yok bir de gözlerinde yanılgı Tanrının…
Asi bir yalıtılmışlığın parmaklıkları idi saplanan
Züğürt tesellisi yarımların yarın olmaya aday
Cüreti.
Iskaladığın her muhbir hecede saklıydın:
Sen ve gece ve devasa bir lanet
Adlandıramadığın onca kayıtsızlık
Zarf atan sadece postacının çantasında saklı bir kitap
Elbette ayracı ölümdü satırların
Ömür ile aramı küreyen
Sevdalı beyitler.
İçime saklanan çocuk…
Yaftalanan her öznemde saklıydı dirayet
Bir de yükümlülüklerim:
İnsan olmanın meali idi aşk ve edalı teşbihi
Öykündüğüm de değildi hani:
Ne asi ne mavi ne de düşkün dünya nimetlerine.
Bir hoş görüde kıstırılsaydım keşke.
Keşke tek neferi ben olsaydım yıldızların ve şiirin.
Oysaki keşkeler yoktu asla ihanet ettiğim
Yalnızlığın surlarında
Şehrin gizemine ait bir heceydim.
Gülmeyi unuttuğum şehrin ışıklarında
Gözlerimin y/andığı
Sevdalı beyitler
Bulutların nazarında nüktedan bir zerre
Göğün arama giremediği düzlem
Rabbime yakın evrene uzak;
Aşka vakıf ama isyana asla.
Lafügüzaf bir sevda muteber bir şarkıda
Cilveleşen o nakarat yalnızlığımı topa tutan da
Bir düzenek.
Şivesi ölüm olan her gece
Her gecede saklandığım, saklı tutum gizim
Sözcüklerin de muadili
Asla sıradan olmayan bir günce
Yeltendiğim mutluluk
Uzak rüyalar durağında asılı kalan ne çok ne çok
Hece.
İstifli olduğum kadar istikrarla sevdiğim bir edim
Aşkla şiirlerin kesiştiği her iklimde
Doğmayı sevdiğim günden güne
Büyüyen umutlarım
Unutulsam da uzak düşler durağında
Sefil tanrısıyım ben hüznümün
Rabbim elbette tek sahip çıkan.
Her haşmetli heceyi baş tacı yaptığım
Sevdalı bulutlar münazarası unutulmuş da bir günce
Sözcüklerin iğfali
Oysaki hepsi saklıydı yüreğimin cinnetinde.
Kaybolan yas’ın muadili hangi yasa?
Hangi yasa düşen imgelerin gözünden?
Balçığı mı nefretin yoksa?
Kindar yetişen nefsin de idamesi
Satır aralığına gizlenen yalnızlık…
Elbette ihbar ettim yasımı
Yankısı duyulmayan bir şiirle de azat ettim
Ömrün sefası da değildi cürüm bellenen
Cefasına yenik düştüm bir kez düzenin
Haznesinde saklı kürediğim beyitler.
Sunumu ömrün:
Ne bir temenni ne de teselli
Ayrık otu dünün
Sevdayı budadığım bir hoş görü
Elbette yenik ve ezilmiş de değil cümlelerin hiç biri
Soytarı ve hoyrat bir kıble kimine göre
İçime yağan her hecede saklı maruzatım
Ölümü mimlediğim o saltanat
Kayıp dünyalar silsilesi
Bir hörgüçte mi saklı yoksa hayatın özeti?
Hani yola koyulduğun;
Hani dokuz köyden kovulduğun…
Kozası yandı matemin madem
Düşlere çengel atan hangi kanca?
Hangi safsata yenik düşülen?
Hangi ayraç?
Hangi, hangi özneyim ben?
Özlemle kucakladığım yeni günde
Saklı bildiğim o ihanet
Tesellisi aşkın bir kaşık suda ölmeyi şerh düştüğüm
Vuku bulan sancılı bir evre
Kanatlarında ölüm meleğinin
Kayıp da düşen bir yıldızdan bile alacaklı…
Sefasını sürdüğüm her özlem
Mihenk taşına dönüştüğüm
Belki de hicvi yetim imlerin:
Sarkacın hengâmesi
Yumuk gözlerinde şiirin
Gözlerimi alamadığım o pırıltı;
İzafi olsa da mutluluğun tarifi
Ben bir şiirde kazılıyım
Öykündüğüm hangi minvalse
Gidip de göremediğim
Huzurun da alfabesi kaybolduğuma binaen
Sür git hezeyanda dona kalan yüreğimle
Ait olmadığım bir özgürlüğe baş koyduğum
Bir sevdalı manzumeden ibaret madem dünyam…
Bir ömür ıslıklandığım mı yalan?
Yalandan uzak gönülsüz bir yorgunlukta
Tek tutsak:
Mil çektiğim her şiirde
Yaftalanan bir sevdanın da uzamı
Serpildiğim gönül gözü
Yalansız seyrinde minnet etmediğim
Bir d/okunuş
Yalın ayak koştuğum rüyalardan firar eden
Bir gülüş kadar sıra dışı.
5.0
100% (15)