11
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2432
Okunma

Suskunluğum,
cümle kurmaktan aciz olduğumdan değil;
vaktiyle kurmuş olduğum her cümlenin,
şakağına aldığı bir kurşun yarasıyla heba olmasındandır...
Susarak düşünüyor ve özlüyorum seni...
Yuttuğum her sözcüğün hem baş harfisin hem de son...
Özneleri oluyorsun cümlelerimin,
En belirtili nesneleri hatta...
Seni bir şiirin popülist dizelerinde yapayalnız bırakıyorum...
Bir yangın maviliğindeki rüyalara inat,
Gerçeğin alaycı kahpeliğine soyunuyorum,
Hiç utanmadan...
Her susuşum sessiz bir çığlığın ulağı oluyor,
"YETER" diye haykırmak istiyorum..."ÇEK ELLERİNİ ÜSTÜMDEN HAYAT"...
Sözcükler gittikçe küçülüyor lisanımın dağarcığında,
Her çığlık, bir fısıltıyla noktalanıyor...
( EZİLMİŞ BİR BÖCEK ÇARESİZLİĞİNDE YAPIŞIYORUM EVRENİN KALBİNE...)
Bu şiiri de sustuğum bir zamansızlıkta yazıyorum...
Gün uzuyor,asra dönüyor,
Omuzlarımda taşımaya mahkum olduğum ağır bir yüke bedelleniyorum
Susarak küfrediyorum hayatın gelmişine geçmişine
Sarı saçları,boyalı dudakları ve ojeli tırnaklarıyla
karşımda arsızca salınan O’na sesleniyorum...
"SANA TUTUNMAMI SAĞLAYACAK UMUT YOK VALİZİMDE..."
Yarim!... Bir pamuk sahteliğindeki ellerini kendine sakla...
Belki sert ve nasırlı ancak gerçek dokunuşlar istiyorum artık...
Gözlerimde yalan aşkına dair bir umut kırıntısı,
Zulamda yitik sevdanı kaldırabilecek ikinci bir yürek yok...
Suskunluğum;
Beni ortasında bıraktığın karanlık pusudandır...
Sende miadım doldu farkındayım
Sen git artık sevgili...
Susss! ayak seslerini duymasın...
Ölüm girdi eşiğimden içeri...
(22/06/2008) (A.Y)