10
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
1318
Okunma

g i d i ş i n i
izledim
ağır kapılar kapandı içiminin en uzun
ruhumun en derin kıyılarına
bir ses yüzüme değdi
son umut sancıları ile gülümsedim
ayaklarımdan saçımın tellerine kadar
sesim kısıldı ,duymadım durmadı
özgür olan ellerim kırıldı
bir kaç parçam yerlere düşerken
silinen harfler gibi azar azar bittim
gözlerimde hiçliğin damlaları
tek tek düşüyor ve üşüyor
her bir tanesi
kızıl alevlerin ve içimde yanan ateşin koru gibi
değdiği ve dokunduğu
her yeri delip geçti
aklımın içindeki renkler
siyah bir gece gibi sessizliğe boyandı
titrer iken ruhum ayrılığın yollarına uzaklaştı
ölüyordu
içimde dışımda kalamayan düşlerim
birer birer saflaştı
yokluğun derim köle olan gözlerim
yüreğinin kıyısında nefes alamayan sonlarım
yağmurlar yağıyordu üstüme
ben sadece üşüyordum
titreyen bir yaprak gibi savruldum
ne ben kaldım nede binlerce
gökyüzümde
kuşlar düşüyordu
ağızlarda yorgunluklar
yüreğim kalbinden akıyordu
oksijeni azalmış sevgisi bitmiş bir hiç gibi
savruldum acının virajlarında yok oldum gidiş gününde
yol derin ayrılığın çizgileri kalın hücrelerim kıyımda
korkular beyaz güvercin gibi gözlerinde beyaz güller
yıldızlar yorgun sesim buruk gururum delik deşik
kuşlar kanatsız uçtu
içimdeki göğüs kafesinden
her biri dokundu ıslatarak gökyüzünü
durdum öyle
renklerini izledim
iki kahve rengi izi ,diğerleri özgürlük gibi beyazdı
;
5.0
100% (13)