Gecekondu
Bizki o polenlerine boğulmuş zil çalan kavak ağaçlarının gölgesiydik
Çakıl taşlı yolları kadar dolu doluydu sevincimiz Kök salmış taburelerde yaşlanmıştı dinginliğimiz Çatısından huzur damlayan, serçelerin senfonisiydi ezgimiz Dumanına boğulduğumuz mahallelerinde, kömür sobası gibi sıcaktı yüreğimiz Ne bir eksik ne bir fazlaydı zenginliğimiz Bir konar bir göçerde saklıydı düşlerimiz Oysa ne çok şey değişti, Betonlara boğulmuş mabedim,petrol kokan yolların Üzerine gölgesi düşmüş şehirlerin esiriydi artık Ve şimdi: Kiremit kadar keramet yoktu artık yenilerde... |