Eşşek kadar oldu sakız şişirir...
Yanından geçmez mi söyle ar senin ?
Sokak ortasında yemek pişirir...
Tas, tabak, tenceren, gönlün bar senin.

Yırtık pantolonlu kız bozuntusu...
Davara mı kattın akılı, us’u ?
Kaş, göz edip kurdun gençlere pusu...
Düşürdüğün kuyu derin, dar senin.

Dondurma yalayıp gezersen burda,
Ne faydan olur ki senin bu yurda ?
Cilan, boyan gitse hurdasın hurda...
Dilin direksiyon, gözün far senin.

Meydana sofrayı sermiş haşarı,
Üç günlük somuna dürmüş kaşarı,
İki ekmek bitti büyük başarı...
Basmaz mı içini söyle har senin.

Geçen gün söktüğün kapıyı onar...
Yoksa odanıza kargalar konar.
Kutuplar gibisin dokunan donar...

Dar elbise gider, giyer bol gece,
Yürüyünce çabuk biter yol gece,
Doldur çuvallara her gün yol gece...
Türlü yemiş, elma, armut, nar senin.

İhtiyar dedeni dövdün jopladın...
Bütün mahalleyi başa topladın
Yürürken top gibi sektin, hopladın...
Yollarında gizli kasis var senin.

Küpeli oğlanı takınca kola...
Karşı ormanlıkta verirsin mola.
Mayanız tutuyor al senin ola...
Kolları jiletli züppe yar senin.

Cumali al bunun resmini de çek...
Masaya dökülmüş ayranıyla kek.
Oynuyor kahvede rakibi erkek...
Düşeş attın tavla senin, zar senin.