2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
393
Okunma
gönül duvarımın aşka örüldüğü gün doğumlarından sesleniyorum
ve içimin yokluğuna kırıldığı gün batımlarına sarılıyorum
ebedime yol bildiğim sevgili...
dünyanın viran duvarlarına düşmesini beklerken gölgelerini
yüzün belirsin han kapılarımda, şen olsun gönül bağım
göğsümün kafesine sokulunca omuz ağrıların
kanadı kırık kuş, yaralı serçe olsam da
seninle aşka gönüllü kanatlanırım
yürek bağında bülbül misali öterken sol yanım
aşka sofra kurup, kayıp zamanın enkazında boğulurum
sarhoşluğum içtiğimden değil, senden
ah yazgısı yetim, çocukluğumdan bilirim seni...
kelam-ı mukaddese döktüğün gül yaprağında kokun
arşın yedi kapısından dökülüyor cemalin
ve ben siluetine dalıp dalıp
düşlerime kulaç atan küreksiz yelkenci
ve ben sofistike hallerin yeganesi
neden böyle uzak iklim misali bakışların
yaralarıma em diye sürüp, yaralarından öpenim...
hüznün gemilerinde su almış güverte gözlerim
yüreğinin limanına sığınırken mesafelerde
kollarımın boşluğuna düşüyorum...
görmesende.
5.0
100% (6)